Dijitalleşmedeki çeşitlilik ve hız, teknoloji gelişiminin her alanda yaygınlaşması, gündelik hayatı oluşturan en temel hizmetlerdeki kökten değişim aslında pandemi süreci ile birlikte tamamen farklı bir boyut kazanmıştır. Pandemi süreci ile birlikte “yeni normal”, bir takım geriye dönülemez değişimleri de birlikte getirmiş ve ortaya çok kısa zamanda çok büyük değişiklikler gösteren farklı ihtiyaçlar çıkmıştır. Eğitimde de bu durum sadece geçici bir değişim olarak görülmemeli, bunun bir dönüşüm olduğunun ve bu dönüşümün stratejik bir bakış açısı ve yol haritası ile kurgulanması gerekliliğine dikkat edilmelidir.
Kurulduğu günden beri uluslararası akademi içerisinde yeniliği transfer etme ve özgün katma değerler üretmeyi kendisine misyon edinen BAU Ailesi de, bu dönüşüm sürecinin önemli bir paydaşı olarak kendisine misyon edindiği dönüşüme öncülük etmek üzere bir yol haritası hazırlamıştır. Bu yol haritasının odak noktasını “BAU Hibrit Üniversite Kalite Yönetimi ve Standartları” oluşturmaktadır.
BAU hibrit üniversite kalite standartları beş kategori altında sınıflandırılmıştır. Bu sınıflamalar yapılırken sadece eğitim-öğretim süreçlerini değil, bu süreçlere doğrudan ve dolaylı etkisi olan tüm hizmet süreçlerindeki paydaşların katkılarını en üst düzeye çıkarmak hedeflenmiştir. Dolayısı ile bu standardizasyon sayesinde idari ve akademik birimlerin tamamı, verdikleri hizmetlerde karşılamaları gereken minimum hizmet kalitesine ilişkin ölçülebilir metriklere sahip olacaktır. Diğer yandan bu yapılanmanın; idari ve akademik süreçleri birbirini besleyecek nitelikte yeniden tasarlaması ve tek potada işlevsel olarak bir araya getirmesiyle, akademik anlamda BAU kültürü haline gelen disiplinler arası yaklaşımı üniversitenin tüm işleyiş süreçlerine yansıtması hedeflenmiştir. Hibrit Üniversite tanımlaması yapılırken; öncelikle yönetimsel açıdan tanımın net ve açık bir şekilde ifade edilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, üniversitenin geleneksel hiyerarşik yapısı korunurken aynı zamanda çevik bir yönetim anlayışının optimal bir denge gözetilerek harmanlandığı yeni bir yönetim anlayışı ve süreci olduğunun altının çizilmesi gerekir. Bu noktada, optimal denge ile merkezî hiyerarşik yapının yanı sıra, çevik birimlerin de yer aldığı matris yapıda yönetsel anlayış benimsenmiştir. Yönetimsel iletişim açısından ise görevimiz; geleneksel ve çevik yaklaşımları hem kendi sistemimize hem de dünya sistemine uyumlu, özgün bir model olarak ortaya koymaktır.
Hibrit Üniversite tanımı eğitim süreçleri açısından ise BAU’daki tüm öğrenme – öğretme süreçlerini eğitim teknolojileri ile destekleyerek öğrenenlerin akademik, psiko-sosyal, kariyer, fiziksel, etik ve entelektüel gelişim gibi tüm gelişim alanlarında daha üst kazanımlara ulaşmalarını, yükseköğrenim deneyimlerini çağın gereksinimlerine uygun, disiplinlerarası bakış açısı kazanarak, bilimsel çalışmalar ve özgün üretimler odağında, 21.yy beceri ve teknoloji yetkinlikleri ile donanarak tasarlamayı ve geliştirmeyi ifade etmektedir. Dolayısı ile bu dönüşüm; yüz yüze ve online eğitimin, disiplinler arası eğitimin, global öğrenme deneyimlerinin, sektörel, araştırma ve uygulama merkezleri, girişimcilik merkezi gibi öğrenme yaşantılarının zenginleştirilmesi ile üniversite öğrenme deneyiminin etkili, verimli ve çekici olarak bireyselleştirilmesini amaçlamaktadır. Kısacası kampüste ve kampüs dışında (online, global, staj gibi) öğrenme süreçlerinin tekrar tasarlanması olarak görülmeli ve yüz yüze öğrenmeden, kampüsün zengin öğretici yaşam derslerinden vaz geçilmediği görülmelidir.
Bütünsel sistem yaklaşımıyla yapılandırılmakta olan BAU hibrit üniversite modeli; araştırma ve geliştirmenin BAU hedeflerine uygun bir şekilde nicelik ve nitelik olarak geliştirilmesi, öğrenci deneyiminin ve eğitimde kalitenin iyileştirilmesi için tüm süreçlerin gözden geçirilmesi ve otomasyonu, üretilen toplumsal faydanın yerel, ulusal ve uluslararası boyutta etkilerinin artırılması amacına da yöneliktir. Tüm bu amaçlara ulaşılabilmesi için; idari ve akademik tüm yapının birbiriyle entegre bir şekilde çalışması, hibrit çalışma düzeni içinde erişilebilir olması, hızlı ve doğru sonuçlar verebilecek veriye dayalı karar mekanizmaları kurulması gereklidir.
Bu yaklaşımın arkasında sadece pandemi sürecinde karşılaşılan zorlukları giderebilme düşüncesi değil, aynı zamanda globalleşen dünyada çok farklı bir yapıya evrilmekte olan modern eğitim yaklaşımının öncüsü olmak tutkusu da yer almaktadır. Bu bağlamda atılacak her adımda eğitim kalitesinin arttırılmasını odağa alarak, öğrenme çıktılarını güçlendiren bir yol haritası izlemek hedeflenmektedir.
Bu değişim, BAU’nun kültüründe yer alan ve bireyin kendine özgü akademik, fiziksel, psikolojik, sosyolojik, entelektüel, etik ve kariyer gibi temel gelişim alanlarını göz önünde bulunduran bireye özgü ya da diğer bir deyiş ile bireyselleştirilmiş hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulmasını özellikle vurgulamaktadır. Bunun yanı sıra öğrenme çıktılarının iş hayatına transferinin kolaylaştırılması; BAUGLOBAL ağının sunduğu zengin olanakların etkin kullanımı sayesinde kültürlerarası yetkinliğin; öğrenme, deneyimleme, uluslararası profesyonel gözlem ve yaşantılar ile geliştirilmesi; mezun ağımızın paydaşlar arası desteğinin ve etkisinin arttırılması ile uluslararası anlamda güçlendirilmesi de bir diğer önemli hedeftir.
Tüm bu amaç ve hedefler düşünüldüğünde, öğrenme deneyiminin hibrit olması; yapılacak faaliyetleri kampüs alanı ile sınırlamadan öğrencilerin kampüs dışında, Ar-Ge alanlarında, sektörde ve uluslararası arenada deneyim kazanması olarak algılanmalıdır. Bu bağlamda uluslararası Ar-Ge ve sektörle iş birlikleri, Erasmus, World Exchange gibi programlar, BAUGlobal sertifika ve dual-up programları gibi gelişim ve kariyer sürecinin zenginleştirmesinin teşvik edilmesi önemlidir. Belirtilen tüm bu hedefler; öğrenme deneyiminin çevik bir yaklaşımla her zaman ve her yerde öğrenciye erişilebilir kılınmasını, kampüsteki etkinliklerin tasarımında verimin artırılmasını ve tüm öğrenme deneyiminin disiplinlerarası bakış açısını temel alarak 21.yy’ın yetkinliklerinin güçlendirilmesini gözetmektedir.
Özetle; öğrenme-öğretme sürecinin her aşamasının teknolojik ve kurumsal açıdan erişilebilir, ulaşılabilir, bireyselleştirilebilir olması ve veriye dayalı olarak sürekli gelişimin sağlanması Hibrit üniversite yaklaşımının önemli bir odak noktasıdır.