Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tunç Fışgın, 28-31 Mayıs Dünya Lösemili Çocuklar Haftası’nda bu zorlu sürecin mücadelesini veren umut verici hayat hikâyelerine şahit olduğunu söyleyerek, birçok hastaya çare olan “gönüllü donör” uygulamasının yaygınlaşması gerektiğine dikkat çekti.
Çocuklarda gelişen AKUT lösemilerden (kan kanserleri) kurtulma şansının yüzde 70-80 oranlarında tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tunç Fışgın, “İlk tanı travması sırasında çocuk ve aileler desteklenmeli, tedavi süreci konusunda bilgilendirilmeli, çocuk psikiyatri ve yetişkin psikiyatri uzmanlarından destek alınmalıdır. Çocuklara verilen destek kadar ailelerin de desteğe ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır” dedi.
Hastalarının tedavi sürecinde birçok zorlu mücadeleye şahit olan Fışgın, yaşadığı bir olayı da şöyle anlattı:
“Kemikleri ağrıyan, boyunda şişlikler çıkan ve kansızlıkları saptanarak lösemi tanısı alarak, paldır küldür hastaneye yatırılan körpe bedenli çocuklar neler hisseder? Tedavi süreçlerine şahitlik ettiğimiz bu gerçek kahramanlar, lösemi hastalığı ile uğraşırken öyle direnç gösterirler, öyle sözler sarf ederler ki şaşırıp kalırsınız. Bu kısa ama büyük öykü Betül’ün hikâyesidir. Merkezimize başvurusunda kan kanseri kalbin etrafını tuttuğundan buradaki sıvıyı boşaltmak için yoğun bakımda yaptığımız ilk müdahalede kalbi aniden durmuş ve müdahale ile yaşamda tutabilmiştik. İnce ama dirençli vücudu üçüncü günde solunum destek makinesinden çıkıp lösemi ile mücadele etmeye hazırdı. Yoğun kemoterapiye başladığımızın dördüncü ayında kalın bağırsak bu tedaviye dayanamayıp kendiliğinden patladı. Ateş ve şiddetli karın ağrıları olan Betül’ü özel yöntemler ile ameliyatsız iyileştirdiğimizde bu seferde onu zorlu bir kemik iliği nakil süreci bekliyordu. Yaşam ile ilişkisini hiç kesmeyen bu güzel, zeki ve akıllı kızın derdi okumaktaydı. Bu tedavileri sürdürürken servisin en çok okuyan kızı ünvanını aldı. Amcasının tam uyumlu çıkması ile sevincimiz ve umutlarımız arttı. Kemik iliği nakli olan Betül’ü bu seferde nakil ilişkili ’verici atak hastalığı’ bekliyordu. Bu hastalıkta nakil sonrası süreçte amcanın hücreleri Betül’ün cildine saldırarak bir uyum sorunu oluşturuyordu. Kullandığımız ilaçlar ile bu saldırıyı durdurabildik. Ancak arkasından sitomegalovirüs olarak isimlendirdiğimiz bir mikrop çıkarak Betül’ün hastanede yatışını uzattı. Tüm bunlardan başarı ile çıkan Betül ve ailesi çok önemli bir mücadeleyi kazanıp yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmeye başladılar. Betül’ün en önemli hedefi ileride ekibimize katılarak hasta çocuklara yardımcı olmak.”
“HERKESİN LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR İÇİN YAPABİLECEĞİ BİR ŞEY VARDIR”
“Herkesin lösemili çocuklar için yapabileceği bir şey vardır” diyen Fışgın, hastalığın tedavisinde gönüllü donör olmanın önemini vurgulayarak, “Lösemi hastalığının temel tedavi şekli kemoterapi ve destekleyici tedavidir. Olguların yüzde 20-30’unda kemik iliği nakli gerekir. Ancak nakil için verici bulmak önemli bir problemdir. Aile içinde yapılan taramalar ile tam uyumlu verici bulma oranı yüzde 30’lar civarındadır. Dolayısı ile hastaların yüzde 70’ine aile içinde verici bulunamamaktadır. Üstelik kemik iliği vericisi olmak böbrek-karaciğer vericisi olmaktan farklıdır. Verilen ilik hızla yenilendiğinden verici olduğu için herhangi bir organ kaybı oluşmaz” dedi. Fışgın, herkesi gönüllü donör olmaya davet etti.
BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDEN ÇOCUK VE AİLELERE DESTEK
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ile birlikte 2015 yılından itibaren düzenli aralıklar ile lösemili çocukları ve ailelerini ziyaret ettiklerini, onların sosyal yönden desteklenmesine katkıda bulunduklarını söyleyen Fışgın, “Bu süreç, çocuğun, ailesinin, yakınlarının ve sağlık organizasyonundaki tüm bileşenlerin hep birlikte gerçekleştirdiği bir dünya savaşıdır. Kazananın önüne 60-70 yıllık bir yaşam sunabilme şansınız mevcut. Bu desteği akrabalar, dostlarla yapmaya çalışırken bir yandan da sivil toplum örgütlerine ve sosyal duyarlılık projelerine gereksinim vardır” dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tunç Fışgın, 28-31 Mayıs Dünya Lösemili Çocuklar Haftası’nda bu zorlu sürecin mücadelesini veren umut verici hayat hikâyelerine şahit olduğunu söyleyerek, birçok hastaya çare olan “gönüllü donör” uygulamasının yaygınlaşması gerektiğine dikkat çekti.
Çocuklarda gelişen AKUT lösemilerden (kan kanserleri) kurtulma şansının yüzde 70-80 oranlarında tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tunç Fışgın, “İlk tanı travması sırasında çocuk ve aileler desteklenmeli, tedavi süreci konusunda bilgilendirilmeli, çocuk psikiyatri ve yetişkin psikiyatri uzmanlarından destek alınmalıdır. Çocuklara verilen destek kadar ailelerin de desteğe ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır” dedi.
Hastalarının tedavi sürecinde birçok zorlu mücadeleye şahit olan Fışgın, yaşadığı bir olayı da şöyle anlattı:
“Kemikleri ağrıyan, boyunda şişlikler çıkan ve kansızlıkları saptanarak lösemi tanısı alarak, paldır küldür hastaneye yatırılan körpe bedenli çocuklar neler hisseder? Tedavi süreçlerine şahitlik ettiğimiz bu gerçek kahramanlar, lösemi hastalığı ile uğraşırken öyle direnç gösterirler, öyle sözler sarf ederler ki şaşırıp kalırsınız. Bu kısa ama büyük öykü Betül’ün hikâyesidir. Merkezimize başvurusunda kan kanseri kalbin etrafını tuttuğundan buradaki sıvıyı boşaltmak için yoğun bakımda yaptığımız ilk müdahalede kalbi aniden durmuş ve müdahale ile yaşamda tutabilmiştik. İnce ama dirençli vücudu üçüncü günde solunum destek makinesinden çıkıp lösemi ile mücadele etmeye hazırdı. Yoğun kemoterapiye başladığımızın dördüncü ayında kalın bağırsak bu tedaviye dayanamayıp kendiliğinden patladı. Ateş ve şiddetli karın ağrıları olan Betül’ü özel yöntemler ile ameliyatsız iyileştirdiğimizde bu seferde onu zorlu bir kemik iliği nakil süreci bekliyordu. Yaşam ile ilişkisini hiç kesmeyen bu güzel, zeki ve akıllı kızın derdi okumaktaydı. Bu tedavileri sürdürürken servisin en çok okuyan kızı ünvanını aldı. Amcasının tam uyumlu çıkması ile sevincimiz ve umutlarımız arttı. Kemik iliği nakli olan Betül’ü bu seferde nakil ilişkili ’verici atak hastalığı’ bekliyordu. Bu hastalıkta nakil sonrası süreçte amcanın hücreleri Betül’ün cildine saldırarak bir uyum sorunu oluşturuyordu. Kullandığımız ilaçlar ile bu saldırıyı durdurabildik. Ancak arkasından sitomegalovirüs olarak isimlendirdiğimiz bir mikrop çıkarak Betül’ün hastanede yatışını uzattı. Tüm bunlardan başarı ile çıkan Betül ve ailesi çok önemli bir mücadeleyi kazanıp yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmeye başladılar. Betül’ün en önemli hedefi ileride ekibimize katılarak hasta çocuklara yardımcı olmak.”
“HERKESİN LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR İÇİN YAPABİLECEĞİ BİR ŞEY VARDIR”
“Herkesin lösemili çocuklar için yapabileceği bir şey vardır” diyen Fışgın, hastalığın tedavisinde gönüllü donör olmanın önemini vurgulayarak, “Lösemi hastalığının temel tedavi şekli kemoterapi ve destekleyici tedavidir. Olguların yüzde 20-30’unda kemik iliği nakli gerekir. Ancak nakil için verici bulmak önemli bir problemdir. Aile içinde yapılan taramalar ile tam uyumlu verici bulma oranı yüzde 30’lar civarındadır. Dolayısı ile hastaların yüzde 70’ine aile içinde verici bulunamamaktadır. Üstelik kemik iliği vericisi olmak böbrek-karaciğer vericisi olmaktan farklıdır. Verilen ilik hızla yenilendiğinden verici olduğu için herhangi bir organ kaybı oluşmaz” dedi. Fışgın, herkesi gönüllü donör olmaya davet etti.
BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDEN ÇOCUK VE AİLELERE DESTEK
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ile birlikte 2015 yılından itibaren düzenli aralıklar ile lösemili çocukları ve ailelerini ziyaret ettiklerini, onların sosyal yönden desteklenmesine katkıda bulunduklarını söyleyen Fışgın, “Bu süreç, çocuğun, ailesinin, yakınlarının ve sağlık organizasyonundaki tüm bileşenlerin hep birlikte gerçekleştirdiği bir dünya savaşıdır. Kazananın önüne 60-70 yıllık bir yaşam sunabilme şansınız mevcut. Bu desteği akrabalar, dostlarla yapmaya çalışırken bir yandan da sivil toplum örgütlerine ve sosyal duyarlılık projelerine gereksinim vardır” dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tunç Fışgın, 28-31 Mayıs Dünya Lösemili Çocuklar Haftası’nda bu zorlu sürecin mücadelesini veren umut verici hayat hikâyelerine şahit olduğunu söyleyerek, birçok hastaya çare olan “gönüllü donör” uygulamasının yaygınlaşması gerektiğine dikkat çekti.
Çocuklarda gelişen AKUT lösemilerden (kan kanserleri) kurtulma şansının yüzde 70-80 oranlarında tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tunç Fışgın, “İlk tanı travması sırasında çocuk ve aileler desteklenmeli, tedavi süreci konusunda bilgilendirilmeli, çocuk psikiyatri ve yetişkin psikiyatri uzmanlarından destek alınmalıdır. Çocuklara verilen destek kadar ailelerin de desteğe ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır” dedi.
Hastalarının tedavi sürecinde birçok zorlu mücadeleye şahit olan Fışgın, yaşadığı bir olayı da şöyle anlattı:
“Kemikleri ağrıyan, boyunda şişlikler çıkan ve kansızlıkları saptanarak lösemi tanısı alarak, paldır küldür hastaneye yatırılan körpe bedenli çocuklar neler hisseder? Tedavi süreçlerine şahitlik ettiğimiz bu gerçek kahramanlar, lösemi hastalığı ile uğraşırken öyle direnç gösterirler, öyle sözler sarf ederler ki şaşırıp kalırsınız. Bu kısa ama büyük öykü Betül’ün hikâyesidir. Merkezimize başvurusunda kan kanseri kalbin etrafını tuttuğundan buradaki sıvıyı boşaltmak için yoğun bakımda yaptığımız ilk müdahalede kalbi aniden durmuş ve müdahale ile yaşamda tutabilmiştik. İnce ama dirençli vücudu üçüncü günde solunum destek makinesinden çıkıp lösemi ile mücadele etmeye hazırdı. Yoğun kemoterapiye başladığımızın dördüncü ayında kalın bağırsak bu tedaviye dayanamayıp kendiliğinden patladı. Ateş ve şiddetli karın ağrıları olan Betül’ü özel yöntemler ile ameliyatsız iyileştirdiğimizde bu seferde onu zorlu bir kemik iliği nakil süreci bekliyordu. Yaşam ile ilişkisini hiç kesmeyen bu güzel, zeki ve akıllı kızın derdi okumaktaydı. Bu tedavileri sürdürürken servisin en çok okuyan kızı ünvanını aldı. Amcasının tam uyumlu çıkması ile sevincimiz ve umutlarımız arttı. Kemik iliği nakli olan Betül’ü bu seferde nakil ilişkili ’verici atak hastalığı’ bekliyordu. Bu hastalıkta nakil sonrası süreçte amcanın hücreleri Betül’ün cildine saldırarak bir uyum sorunu oluşturuyordu. Kullandığımız ilaçlar ile bu saldırıyı durdurabildik. Ancak arkasından sitomegalovirüs olarak isimlendirdiğimiz bir mikrop çıkarak Betül’ün hastanede yatışını uzattı. Tüm bunlardan başarı ile çıkan Betül ve ailesi çok önemli bir mücadeleyi kazanıp yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmeye başladılar. Betül’ün en önemli hedefi ileride ekibimize katılarak hasta çocuklara yardımcı olmak.”
“HERKESİN LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR İÇİN YAPABİLECEĞİ BİR ŞEY VARDIR”
“Herkesin lösemili çocuklar için yapabileceği bir şey vardır” diyen Fışgın, hastalığın tedavisinde gönüllü donör olmanın önemini vurgulayarak, “Lösemi hastalığının temel tedavi şekli kemoterapi ve destekleyici tedavidir. Olguların yüzde 20-30’unda kemik iliği nakli gerekir. Ancak nakil için verici bulmak önemli bir problemdir. Aile içinde yapılan taramalar ile tam uyumlu verici bulma oranı yüzde 30’lar civarındadır. Dolayısı ile hastaların yüzde 70’ine aile içinde verici bulunamamaktadır. Üstelik kemik iliği vericisi olmak böbrek-karaciğer vericisi olmaktan farklıdır. Verilen ilik hızla yenilendiğinden verici olduğu için herhangi bir organ kaybı oluşmaz” dedi. Fışgın, herkesi gönüllü donör olmaya davet etti.
BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDEN ÇOCUK VE AİLELERE DESTEK
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ile birlikte 2015 yılından itibaren düzenli aralıklar ile lösemili çocukları ve ailelerini ziyaret ettiklerini, onların sosyal yönden desteklenmesine katkıda bulunduklarını söyleyen Fışgın, “Bu süreç, çocuğun, ailesinin, yakınlarının ve sağlık organizasyonundaki tüm bileşenlerin hep birlikte gerçekleştirdiği bir dünya savaşıdır. Kazananın önüne 60-70 yıllık bir yaşam sunabilme şansınız mevcut. Bu desteği akrabalar, dostlarla yapmaya çalışırken bir yandan da sivil toplum örgütlerine ve sosyal duyarlılık projelerine gereksinim vardır” dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tunç Fışgın, 28-31 Mayıs Dünya Lösemili Çocuklar Haftası’nda bu zorlu sürecin mücadelesini veren umut verici hayat hikâyelerine şahit olduğunu söyleyerek, birçok hastaya çare olan “gönüllü donör” uygulamasının yaygınlaşması gerektiğine dikkat çekti.
Çocuklarda gelişen AKUT lösemilerden (kan kanserleri) kurtulma şansının yüzde 70-80 oranlarında tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tunç Fışgın, “İlk tanı travması sırasında çocuk ve aileler desteklenmeli, tedavi süreci konusunda bilgilendirilmeli, çocuk psikiyatri ve yetişkin psikiyatri uzmanlarından destek alınmalıdır. Çocuklara verilen destek kadar ailelerin de desteğe ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır” dedi.
Hastalarının tedavi sürecinde birçok zorlu mücadeleye şahit olan Fışgın, yaşadığı bir olayı da şöyle anlattı:
“Kemikleri ağrıyan, boyunda şişlikler çıkan ve kansızlıkları saptanarak lösemi tanısı alarak, paldır küldür hastaneye yatırılan körpe bedenli çocuklar neler hisseder? Tedavi süreçlerine şahitlik ettiğimiz bu gerçek kahramanlar, lösemi hastalığı ile uğraşırken öyle direnç gösterirler, öyle sözler sarf ederler ki şaşırıp kalırsınız. Bu kısa ama büyük öykü Betül’ün hikâyesidir. Merkezimize başvurusunda kan kanseri kalbin etrafını tuttuğundan buradaki sıvıyı boşaltmak için yoğun bakımda yaptığımız ilk müdahalede kalbi aniden durmuş ve müdahale ile yaşamda tutabilmiştik. İnce ama dirençli vücudu üçüncü günde solunum destek makinesinden çıkıp lösemi ile mücadele etmeye hazırdı. Yoğun kemoterapiye başladığımızın dördüncü ayında kalın bağırsak bu tedaviye dayanamayıp kendiliğinden patladı. Ateş ve şiddetli karın ağrıları olan Betül’ü özel yöntemler ile ameliyatsız iyileştirdiğimizde bu seferde onu zorlu bir kemik iliği nakil süreci bekliyordu. Yaşam ile ilişkisini hiç kesmeyen bu güzel, zeki ve akıllı kızın derdi okumaktaydı. Bu tedavileri sürdürürken servisin en çok okuyan kızı ünvanını aldı. Amcasının tam uyumlu çıkması ile sevincimiz ve umutlarımız arttı. Kemik iliği nakli olan Betül’ü bu seferde nakil ilişkili ’verici atak hastalığı’ bekliyordu. Bu hastalıkta nakil sonrası süreçte amcanın hücreleri Betül’ün cildine saldırarak bir uyum sorunu oluşturuyordu. Kullandığımız ilaçlar ile bu saldırıyı durdurabildik. Ancak arkasından sitomegalovirüs olarak isimlendirdiğimiz bir mikrop çıkarak Betül’ün hastanede yatışını uzattı. Tüm bunlardan başarı ile çıkan Betül ve ailesi çok önemli bir mücadeleyi kazanıp yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmeye başladılar. Betül’ün en önemli hedefi ileride ekibimize katılarak hasta çocuklara yardımcı olmak.”
“HERKESİN LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR İÇİN YAPABİLECEĞİ BİR ŞEY VARDIR”
“Herkesin lösemili çocuklar için yapabileceği bir şey vardır” diyen Fışgın, hastalığın tedavisinde gönüllü donör olmanın önemini vurgulayarak, “Lösemi hastalığının temel tedavi şekli kemoterapi ve destekleyici tedavidir. Olguların yüzde 20-30’unda kemik iliği nakli gerekir. Ancak nakil için verici bulmak önemli bir problemdir. Aile içinde yapılan taramalar ile tam uyumlu verici bulma oranı yüzde 30’lar civarındadır. Dolayısı ile hastaların yüzde 70’ine aile içinde verici bulunamamaktadır. Üstelik kemik iliği vericisi olmak böbrek-karaciğer vericisi olmaktan farklıdır. Verilen ilik hızla yenilendiğinden verici olduğu için herhangi bir organ kaybı oluşmaz” dedi. Fışgın, herkesi gönüllü donör olmaya davet etti.
BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDEN ÇOCUK VE AİLELERE DESTEK
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ile birlikte 2015 yılından itibaren düzenli aralıklar ile lösemili çocukları ve ailelerini ziyaret ettiklerini, onların sosyal yönden desteklenmesine katkıda bulunduklarını söyleyen Fışgın, “Bu süreç, çocuğun, ailesinin, yakınlarının ve sağlık organizasyonundaki tüm bileşenlerin hep birlikte gerçekleştirdiği bir dünya savaşıdır. Kazananın önüne 60-70 yıllık bir yaşam sunabilme şansınız mevcut. Bu desteği akrabalar, dostlarla yapmaya çalışırken bir yandan da sivil toplum örgütlerine ve sosyal duyarlılık projelerine gereksinim vardır” dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tunç Fışgın, 28-31 Mayıs Dünya Lösemili Çocuklar Haftası’nda bu zorlu sürecin mücadelesini veren umut verici hayat hikâyelerine şahit olduğunu söyleyerek, birçok hastaya çare olan “gönüllü donör” uygulamasının yaygınlaşması gerektiğine dikkat çekti.
Çocuklarda gelişen AKUT lösemilerden (kan kanserleri) kurtulma şansının yüzde 70-80 oranlarında tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tunç Fışgın, “İlk tanı travması sırasında çocuk ve aileler desteklenmeli, tedavi süreci konusunda bilgilendirilmeli, çocuk psikiyatri ve yetişkin psikiyatri uzmanlarından destek alınmalıdır. Çocuklara verilen destek kadar ailelerin de desteğe ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır” dedi.
Hastalarının tedavi sürecinde birçok zorlu mücadeleye şahit olan Fışgın, yaşadığı bir olayı da şöyle anlattı:
“Kemikleri ağrıyan, boyunda şişlikler çıkan ve kansızlıkları saptanarak lösemi tanısı alarak, paldır küldür hastaneye yatırılan körpe bedenli çocuklar neler hisseder? Tedavi süreçlerine şahitlik ettiğimiz bu gerçek kahramanlar, lösemi hastalığı ile uğraşırken öyle direnç gösterirler, öyle sözler sarf ederler ki şaşırıp kalırsınız. Bu kısa ama büyük öykü Betül’ün hikâyesidir. Merkezimize başvurusunda kan kanseri kalbin etrafını tuttuğundan buradaki sıvıyı boşaltmak için yoğun bakımda yaptığımız ilk müdahalede kalbi aniden durmuş ve müdahale ile yaşamda tutabilmiştik. İnce ama dirençli vücudu üçüncü günde solunum destek makinesinden çıkıp lösemi ile mücadele etmeye hazırdı. Yoğun kemoterapiye başladığımızın dördüncü ayında kalın bağırsak bu tedaviye dayanamayıp kendiliğinden patladı. Ateş ve şiddetli karın ağrıları olan Betül’ü ö