Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Eczacılık Fakültesi’nin Kurulma Amaç ve Hedefleri
Dünyada yaşlanan nüfus, ortalama yaşam süresinin uzaması, sosyoekonomik ve ekolojik değişimler önümüzdeki dönemde sağlık hizmetlerine olan ihtiyacı arttıracaktır. Refah düzeyinin yükselmesine paralel olarak dünyada ortalama yaşam süresi de uzamaktadır.[1] 2005’te 6.5 milyar kişi olan dünya nüfusu günümüzde 7.9 milyara ulaşmıştır. Halen dünyada 65 yaş ve üzeri insanların sayısı toplam nüfusun %10’u iken bu oranın 2050’de %16’a ulaşması beklenmektedir. Ülkemizde ise 2015 yılında 65 yaş ve üstü olmak üzere yaşlı nüfus 6.5 milyon kişi iken bu rakam %23 artarak 2020 yılında yaklaşık 8 milyon kişiye ulaşmıştır. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının Türkiye’de 2030 yılında %12.9, 2040 yılında %16.3, 2060 yılında %22.6 ve 2080 yılında %25.6 olması beklenmektedir.[2] Bu nedenle sağlıklı ve aktif yaşlanma politikalarının geliştirilmesi ihtiyacı artmaktadır.
Ortalama yaşam süresinin uzaması ile ilerleyen yaşlarda karşılaşılacak sağlık sorunları ve kronik hastalıklara maruz kalma olasılığı da artmaktadır. Bu dinamikler göz önüne alındığında sağlık hizmetlerine ihtiyaç artarken; yenilikçi ilaçlar hastalıkların önlenmesine, tedavi masraflarının azalmasına yardımcı olacak, dolayısıyla ilaç sektöründe yenilikçi ilaç ve akılcı tedaviler giderek daha fazla önem kazanacaktır. Nüfus artışı ve yaşam süresinin uzamasına ek olarak değişen beslenme alışkanlıkları ve daha hareketsiz yaşam tarzının etkisiyle insanların kronik hastalıklara maruz kalma süresinde artış da öngörülmektedir. Kronik hastalıklardan kaynaklanan ölümlerde önümüzdeki 10 yılda %17 artış beklenmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre günümüzde dünyada 500 milyondan fazla diyabet hastası vardır ve bunların %80’i gelişmekte olan ülkelerde bulunmaktadır. 2004 yılında gelişmekte olan ülkelerde 639 milyon insanda hipertansiyon görülmekteyken, 2025’te bu sayının 1 milyara çıkması beklenmektedir. [3]
Önümüzdeki 20 yıl içerisinde yer kürenin 0.2 ºC daha ısınması ve buna bağlı sera gazı salınımı ile astım, bronşit gibi solunum hastalıklarının artması beklenmektedir. İlaç sektörü kronik hastalıklardaki artış ve bunların insan sağlığına olan kritik etkisi nedeniyle araştırma faaliyetlerini yenilikçi ilaçların geliştirilmesine yoğunlaştırmıştır. Yeni ilaç ve tedavilerin insan hayatındaki yeri AB Sağlık Yüksek Komitesi tarafından yapılan tanıma göre yeni ilaç ve tedaviler “henüz tedavisi olmayan bir hastalığın tedavisi için tamamen yeni bir ilacın geliştirilmesini veya farklı bir kullanım programı gibi hastalara yönelik yararları iyileştirmek üzere bilinen farmasötik formülasyonların değiştirilmesi”ni içermektedir. Yeni tedavilerin keşfine yönelik ilaç Araştırma-Geliştirme (ArGe)’si ve bu ilaçların üretimi hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde, öncelikli yatırım alanlarından biri olarak kabul edilmekte ve ilaç sektörü stratejik bir sektör olarak değerlendirilmektedir.
İlaç sektörü dünya genelinde ülkelerin ArGe harcamaları içerisinde en çok paya sahip sektördür. İlaç ArGe harcamalarının oranı Avrupa Birliği’nde %16, ABD’de%24 ve Japonya’da %11 iken Türkiye’de ise %1’dir ve bu oranın arttırılması yönünde teşvikler yapılmaktadır. Biyoteknolojik ilaçlar gibi yüksek teknoloji gerektiren alanlar başta olmak üzere ArGe, üretim, nitelikli insan kaynağı ve mevzuat konularında ülkemizde gerekli ekosistem oluşturulması önceliklendirilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, belirlemiş olduğu Vizyon 2023 hedefleri doğrultusunda, 2023 yılında Türkiye’nin küresel ilk 10 ekonomi arasına girmesini, 500 milyar dolar ihracat hacmine ulaşmasını, GSYİH içinde ArGe payının %3’e çıkmasını hedeflemektedir. Ayrıca, Türkiye Sanayi Strateji belgesinde, ülkemizin “Orta ve yüksek teknolojik ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olması” ideali ortaya konulmuştur. Türkiye 2004 yılından beri uygulamakta olduğu “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile sağlık hizmetlerine ve tedaviye erişimde büyük bir yol kat etmiş, ortalama yaşam süresi ise son 30 yılda %24’lük bir artış göstererek 74 yıla ulaşmıştır. Ortalama yaşam süresinin artışında rol oynayan faktörlerden biri de yenilikçi ilaçlar ve bu ilaçlara erişimde artıştır.
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının hazırlamış olduğu 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi belgesinde “Öncelikli Sektörler için Stratejik Malzemelerin Geliştirilmesi” başlığında “Kimya” ve “İlaç” Türkiye’nin odak sektörleri olarak verilmiştir.
Bahçeşehir Üniversitesi 2020-2021 yılı itibariyle Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu kurumları ile Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen “Sağlık İş Gücü Hedefleri Sağlık Eğitimi” ile “Sağlıkta İnsan Kaynakları 2023 Vizyonu” çerçevesinde belirlenen hedeflere ulaşmaya yönelik olarak sağlık alanında öğrenci yetiştirmeye ve bu alanda ArGe çalışmaları yapmaya devam etmektedir.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hedefler ile uyumlu olarak Üniversitemizde sağlık alanında eğitim ve araştırma yapan fakültelerin sayısını arttırmaya yönelik olarak Eczacılık Fakültesi’nin kurulması planlanmıştır. 2022 yılı itibariyle Türkiye’de 49, Kıbrıs’ta 4 olmak üzere toplam 53 Eczacılık Fakültesi bulunmaktadır. Devlet ve vakıf üniversitelerinde tüm kontenjanların doluluk oranı Türkiye’de %100’dür. 2020 yılında sınava giren öğrencilerden 118.250’si Eczacılık Fakültesi’ni tercih etmiş bunlardan sadece %3.3’ü bir programa yerleşmeye hak kazanmıştır.
Bahçeşehir Üniversitesi’nin öncelikli alanlarından birisi yenilikçi ilaç geliştirilmesidir
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde gerçekleştirilen ilaç araştırma ve geliştirme faaliyetleri neticesinde kısa zaman içerisinde birçok molekülün ulusal ve uluslararası patent başvuruları yapılmış fikri hakları koruma altına alınmıştır. TÜBİTAK, TÜSEB, İSTKA, ve Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) kapsamında gerçekleştirilen ArGe çalışmaları neticesinde hesaplamalı ilaç tasarımında önemli aşamalar kaydedilmiştir.
Önemli bir dönüm noktası olarak, yürütücülüğünü Bahçeşehir Üniversitesi’nin yaptığı COVID-19 çalışmaları kapsamında keşfedilen ve yeniden konumlandırılan Montelukast adlı ilaç molekülü için halihazırda Faz-2 çalışmaları 9 araştırma merkezinde devam etmektedir.
Ülkemizin 2023 stratejik hedefleri doğrultusunda yenilikçi ilaç sektöründe cari açığı ilk aşamada azaltmak, devamında cari fazlaya çevirebilme kapsamında Bahçeşehir Üniversitesi olarak, Eczacılık Fakültesinin sektöre yetkin eleman yetiştirme noktasında büyük katkıda bulunacağını düşünmekteyiz. Bir diğer kuruluş amacımız toplam maliyeti 1.5 milyar doları bulan sıfırdan ilaç keşif çalışmalarının tüm basamaklarında yer alacak yetkin eczacıların yetiştirilmesidir.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ArGe merkezi belgesi verilen 34 merkezden 13’ü İstanbul’da yer almaktadır. BAU Eczacılık Fakültesi, Üniversitemizde yer alan 13 ArGe merkezi ile yakın işbirliği içerisinde olacak, sektörde yer alan “Orijinal ilaç keşif-geliştirme faaliyeti” gerçekleştirecek yetkin eleman açığının giderilmesi yolunda yoğun çaba gösterecektir.
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin yürütücülüğünde İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) tarafından 2021 yılında desteklenen “Hesaplamalı İlaç Tasarım Merkezi-HİTMER”, Tıp Fakültesi ile birlikte Eczacılık Fakültesinin de en büyük artılarından birisi olacaktır. Bu merkez ile farklı ilaç firmaları ile beraber geliştirilecek ilaç keşif çalışmalarının önü açılacaktır.
Dünyada ortalama yaşam süresinin uzaması ile birlikte ileri yaşlarda karşılaşılacak sağlık sorunları ve hastalıklara yakalanma risklerine karşı yeni tedavi mekanizmalarına ve yeni tedavilerin keşfine yönelik yenilikçi ve rasyonel ilaç araştırma ve geliştirme konularına akademi ve endüstride olan ilgi artmaktadır. İlaç endüstrisi tarafından 1990’larda geliştirilen yüksek çıktılı tarama (high-throughput screening) yöntemlerinin oldukça pahalı olduğu görülmüştür ve yeni ilaç öncülerinin bulunmasında sınırlı düzeyde başarılıdır. Endüstri ve akademide bu nedenle bir nevi yenilik ihtiyacı hissedilmekte olup, ilaç geliştirme alanında moleküler biyoloji, moleküler modelleme ve hesaplamalı kimya ve biyoloji alanlarındaki gelişmelerden de faydalanabilen yeni, daha rasyonel yaklaşımlar gerekmektedir. Son yıllarda giderek artan tanımlanmış kristal yapılar ve bu yapılara protein veri bankasından erişim olanağı, bu verilerin moleküler modelleme çalışmalarında başarılı şablon hedefler olarak kullanılabilmelerine olanak sağlamıştır. Hesaplamalı kimya ise, protein-ligant bağlanmalarının tanımlanması için kullanılan çeşitli simülasyon ve sanal tarama araçları ve algoritmaları, uygun ligantların tahmin edilmesine yardımcı olacak bağlanma verilerinin analizi için istatistiksel yöntemler ve modelleri ile yeni ligantların tasarlanmasını kolaylaştıracak moleküler modelleme araçları sunmaktadır.
Özellikle son yıllarda bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler ile paralel hesaplama yöntemlerindeki ilerlemeler, yüksek başarımlı hesaplama ve simülasyon tekniklerindeki hızlı gelişmeler birçok fizyolojik ortamın yüksek doğrulukta simüle edilebilmesini mümkün kılmıştır. [4]
Protein-ligand etkileşimlerinin doğru tanımlanması moleküler biyoloji ve farmakoloji alanlarındaki çalışmalar için önemlidir. Bu amaca yönelik olarak ligand-bağlı reseptör komplekslerinin yapıları X-ışını kristalografisi ve NMR (nükleer manyetik rezonans) ile, bağlanma enerjileri hız sabitlerinden ve bağlanmada önemli olan amino asitler mutagenez çalışmaları sonucunda tanımlanmıştır. Bu deneyler her ne kadar protein-ligand kompleksinin yeterli düzeyde tanımlanmasına katkı sağlasa da genellikle büyük bir çaba gerektirir ve rutin olarak gerçekleştirilmeleri zordur. Protein-ligand kompleksleri ile ilgili benzer bilgilerin, moleküler kenetlenme ve moleküler dinamik simülasyonlar gibi moleküler modelleme teknikleri kullanılarak daha kolay elde edilebileceği farklı çalışmalar ile gösterilmiştir. Ligand-protein etkileşimlerinin tanımlanması ilaç tasarım ve devamında yeni tedavi modellerinin araştırılmasında kritik öneme sahiptir. Bilgisayar destekli simülasyon teknikleri sadece yeni ilaçların keşfinde değil mevcut ilaçların veya araştırılan ilaç aday moleküllerinin yan etkilerinin ve etki mekanizmalarının incelenmesinde de başarıyla kullanılmaktadır.
Endüstriyel istatistikler, tıbbi kullanım için onayı bulunan her bir orijinal ilaç için 5.000 ile 10.000 arasında bileşiğin sentezlenerek test edildiğini ortaya koymaktadır. Klinik öncesi çalışmalar yaklaşık 3-6 yıl arasında sürmektedir. Bu bileşiklerden üzerinde testler yapılan sadece 100-250 bileşik klinik araştırmalar safhasına geçmektedir. Bu fazlar ise toplamda 7-8 yıl sürmekte ve yaklaşık 1 milyar dolara mal olmaktadır. İlaç yeniden konumlandırma veya yeniden kullanılma yaklaşımı yeni bir ilacın sıfırdan geliştirilmesi maliyetlerini ve ilaç geliştirme süresini önemli ölçüde azaltmaktadır. Klinikte kullanılan ruhsatlı ilaçlar, toksik etkileri, farmakokinetik ve farmakodinamik özellikleri preklinik ve klinik ilaç geliştirme süreçlerinde çok iyi incelendiğinden ve bu ilaçlarla ilgili bilgiler mevcut olduğundan, bu molekül kütüphanelerini yeni endikasyonlar için çalışmaya uygun adaylar haline getirmektedir. İlaç yeniden konumlandırma çalışmalarında ele alınan moleküller daha önce farklı bir hastalığa karşı preklinik ve klinik faz çalışmalarından geçtiği ve iyi tanımlanmış profillere sahip olduğu için, uzun vadeli preklinik çalışmalar gerektirmezler ve bu nedenle acil hastalık durumları veya salgınlar durumunda mükemmel adaylar olurlar.
Bu adayların belirlenmesinde makine öğrenmesi yaklaşımlarının kullanılması belirlenecek molekülün daha kısa ve doğru bir şekilde seçilmesini kolaylaştırır. Milyonlarca molekülün uzun yıllar boyunca denenerek sadece bir tanesinin ilaç olabildiği günümüzde gerek zamandan, gerekse milyonlarca dolara mal olan testlerin masraflarından tasarruf etmek için, bilgisayar destekli ilaç tasarım çalışmaları ve yapay zeka-tabanlı ilaç geliştirme ve belirleme çalışmaları son yıllarda hız kazanmıştır ve Eczacılık Fakültesinin de öncelikli çalışma alanlarından birisi olacaktır. Bu amaçla, Bahçeşehir Üniversitesi bünyesindeki Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi – Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü ve Yapay Zeka Mühendisliği, ve Tıp Fakültesi’nin ilgili bölümleri (örneğin Hesaplamalı Biyoloji ve Moleküler Simülasyonlar Lab) ile nitelikli iş birlikleri gerçekleştirilecek ve etkin ulusal ve uluslararası projeler ortaya konulacaktır.
Eczacıların eğitimi için harcanan her 1 birim harcamanın topluma 6 birim tasarruf ettiği bildirilmiştir. Eczacılık Fakültemiz ile bu katma değerin oluşturulmasına yardımcı olacağız.
Ülkemizde klinik eczacı sayısı çok sınırlıdır, ve klinik eczacıların yetiştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. BAU Eczacılık Fakültemizin temel amaçlarından birisi de araştırmacı klinik eczacı yetiştirilmesi olacaktır.
İlaç endüstrisinde çalışan araştırmacı eczacı oranı sadece %1 civarlarındadır ve bu oranın Sağlık Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının belirlediği stratejik hedefler doğrultusunda hızla arttırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Üniversitemizin ve ilgili bakanlıkların stratejik hedefleri doğrultusunda ilaç endüstrisinde çalışmaya hazır kalifiye ArGe yeteneği kazandırılmış yetkin eczacıların yetiştirilmesi öncelikli hedeflerimizden birisi olacaktır.
2016 yılı istatistiklerine göre ABD’de eczacı sayısı yaklaşık 291.000 iken Türkiye’de 28.485’dir. ABD’de eczacıların yaklaşık %60’ı serbest eczanelerde çalışırken, Türkiye’de %90’ı; ABD’de yaklaşık %30’u hastaneler vb. kurumsal ortamlarda çalışırken, Türkiye’de %8’i; ABD’de yaklaşık %10’u akademide çalışırken, Türkiye’de %1’i çalışmaktadır. Dolayısıyla ülkemizde özellikle endüstride ilaç ArGe merkezlerinde ve akademide çalışacak eczacı sayısının arttırılması gereklidir. BAU Eczacılık Fakültemizde planlamalar bu yönde yapılacaktır. Özellikle rasyonel ilaç tasarım çalışmalarının artması için Üniversitemiz Tıp Fakültesi bünyesinde 2022 yılında kurulması planlanan İSTKA destekli Hesaplamalı İlaç Tasarım Merkezi ile koordineli çalışarak yapay zeka tabanlı ilaç geliştirme eğitimlerine odaklanılacak ve öğrencilerin özellikle meslek dersleri ile birlikte programlama dillerinden en az birisine (Python, C, vb) hakim olması verilecek zorunlu ve seçmeli dersler ile sağlanacaktır. Böylelikle, bu gelişmekte olan alanda öğrencilerin vizyonunun genişlemesi ve yetkinliklerinin arttırılması sağlanacaktır.
Üniversitemiz bünyesinde yer alan Yapay Zeka Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği ve Hesaplamalı Biyoloji ve Moleküler Simülasyonlar Laboratuvarları ile işbirlikleri kurularak ortak projeler gerçekleştirilerek ilaç geliştirme çalışmaları rasyonelleştirilecektir. Bu durum, Ülkemizin bu alanda diğer ülkeler ile rekabet gücünün artmasına da katkı sağlayacaktır.
Kaynaklar
AIFD Vizyon 2023 raporu. Ağustos, 2012.
Türkiye İstatistik Kurumu, 18.03.2021, No:37227. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=37227&dil=2
Dünya Sağlık Örgütü. https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/diabetes
Durdağı vd. MolecularTherapy, 2021.
Prof. Dr. Serdar Durdağı
Bahçeşehir Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Kurucu Dekanı