Nöropsikoloji alanı, beynin yapı ve fonksiyonlarının belirli psikolojik olaylarla olan ilişkisini anlamayı ve nörolojik bozuklukların yol açtığı davranışsal ve bilişsel etkilerin teşhis ve tedavisini hedefleyen psikoloji dalıdır. Bu bağlamda klinik nöropsikoloji, beynin fonksiyon bozukluklarının neden olduğu davranışsal yansımaları değerlendiren uygulamalı bilim dalıdır (Lezak ve arkadaşları, 2004). Beyni ve özellikle beyin ve davranış ilişkisini anlamak ya da ölçümleyebilme merakı 19.yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ancak, Binet ile başlayan eğitim psikologları, başlangıçta ölçümü zor olan "zeka" kavramını yakalamak için test geliştirdiler. Bu öncüleri takiben, zihinsel ölçüm uzmanları ordu için acemileri araştırmak ve nöropsikolojik test kurallarına dahil edilen eğitimsel değerlendirmelere yardımcı olmak için çok sayıda muayene tekniği üretti. Toplumun eğitimsel testleri bir noktada kabul etmesi, nöropsikolojiye normatif bir bakış açısıyla zihinsel yeteneklerin doğasını ve çeşitlerini anlamayı sağlayan geniş ölçekli, istatistiğe bağlı test programlarının kazanılmasına yol açtı. 20. yüzyılın ikinci yarısında, birçok deneysel psikolog, özellikle lokal lezyonları olan beyin hasarlı kişiler üzerinde çalışarak elde edilecek bilişsel işlevler hakkında bilgi zenginliğinin farkına vardı. Benzer şekilde, sinirbilimciler beyin-davranış ilişkilerini incelerken bilişsel yapıların ve psikolojik tekniklerin yararlılığının farkına vardılar. Nöropsikolojik değerlendirme sırasında, klinik nöropsikologlar tipik olarak hastalarının davranışlarının hem nörolojik hem de psikolojik öneminin farkında olarak ve hastalarının farklı kapasitelerine saygı duyarak ve bunlarla ilgilenerek çeşitli soruları ve bilişsel fonksiyonların değerlendirilmesini ele alırlar.