Göç ve kent toplumsal değişimin her zaman en önemli unsurları olmuştur. İnsanların mekânsal değişikliği dünyanın geçmiş yüzyıllarını dönüştürmüştür. İşçi göçleri, göçebeler, mevsimlik işçiler, eğitim hareketleri, beyin göçü, köle ve insan ticareti, iltica, nüfus mübadelesi, aile birleşimleri, sınır dışı ve geri göndermeler gibi sayısız örnekte iş piyasasının, politik sistemin, kültürel kimliklerin ve dini yönelimlerin son derece etkilendiğini görüyoruz. Göç ve kent gelecekte artan siyasi ağırlığıyla toplumun ana temaları olmaya devam edecektir. Mülteci krizi başta olmak üzere dünya nüfusundaki artışlar, toplumlardaki yaşlanma, iklim değişikliği, bilgi toplumuna erişimde kalifiye iş gücündeki yetersizlik, güvenlik gibi aktüel birçok tartışmayı açıklarken de değişen kentlerle birlikte göçün etkisini okumak mümkündür.
Ulaş Sunata