Türk işadamı ve İstanbul’daki Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel’in belirttiğine göre, Türk Halkı, kitapları Türkçeye çevrilen Faslı iki düşünür dışında Fas hakkında fazla bir şey bilmiyorlar. Enver Yücel’in Mesâ gazetesiyle yaptığı röportajda ifade ettiğine göre, kendisi Fas’a gelip burada popüler olan ve Faslılar arasında büyük bir izlenme oranına sahip Türk filmlerinin bulunduğunu görünce şaşırmış. Enver Yücel, Fas ile Türkiye arasında uzun bir süredir devam eden tarihi ilişkileri eğitim, öğretim ve sinema alanlarındaki yatırımlar aracılığıyla yeniden canlandırmaya niyetli olduklarını açıkladı. Ayrıca yönetiminde bulunduğu eğitim kurumlarının kırk yıldan daha eskiye giden deneyimini Fas eğitim sisteminin hizmetine sunmaya ve Türkiye’deki eğitim kurumlarında öğrenim görmeleri için Faslı öğrencilere burs tahsis etmeye hazır olduklarını ifade etti.
─ İstanbul’daki Bahçeşehir Üniversitesini temsil eden bir heyetin başında Fas’ı ziyarete geldiniz. Bu ziyaretin sebeplerini söyler misiniz?
─ Bizim bu ziyareti yapmaktaki amacımız Fas’ta eğitim ve öğretim alanında yatırım yapmaktır. Ancak izin verirseniz buna cevap vermeden önce şunları ifade edeyim. Biz özel sektörde hizmet veren, bünyesinde, dünyada tanınan Bahçeşehir Üniversitesi’ne ilaveten birçok eğitim kurumunu da barındıran bir eğitim grubunu temsil ediyoruz. Bizim eğitim programlarımız anaokulundan başlayıp üniversite aşamasına kadar olan bütün eğitim aşamalarını içine almaktadır. Kurumlarımızda eğitim gören öğrencilerin sayısı 130.000’den fazladır. Bize bağlı olarak eğitim veren okul kampüslerinin sayısı yirmi kadardır. Ayrıca eğitim kursları açma konusunda uzmanlaşmış 180 merkezimiz bulunmaktadır. Yine on iki yıl önce kurmuş olduğumuz üniversitemizde birçok dalda eğitim verilmekte ve burada 11.000’den fazla öğrenci İngilizce ve Türkçe dillerinde eğitim görmektedir. Üniversitemizin kampüsü İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olan Beşiktaş semtinde. inşa edilmiştir.
─ Sizin üniversitenizdeki program ile Türk devleti tarafından onaylanmış diğer eğitim programları arasındaki farklılıklar nelerdir?
─ Bizim üniversitemiz Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş bir vakıf üniversitesidir. Türkiye’deki bütün özel üniversiteler de vakıf üniversitesi olup dünyanın her yerinde tanınmış ve kabul edilmişlerdir. Ben de bu üniversitenin kurucularından biriyim. Üniversitemizdeki öğrencilerin %27’si üniversite yönetiminin kendilerine tahsis etmiş olduğu bursla eğitim görmektedir. Bunların haricinde üstün başarı gösteren öğrenciler de okul harçlarını ve eğitim masraflarını ödemekten muaf tutulmaktadır. Avrupa’daki birçok üniversiteyle ve Amerika’da 27 üniversite ile ortak antlaşmalarımız bulunmaktadır. Aynı zamanda Japonya, Güney Kore ve Çin’de bulunan birçok üniversite ile de ortak antlaşmamız ve akademik değişim programlarımız vardır. Söz konusu antlaşmalar eğitim ve öğretim sektöründe atılım ve gelişme sağlamayı amaçlayan bilimsel ortaklıklardır. Uzun dönemli hedefimiz, üniversitemizin dünya çapında saygınlık ve değer kazanmış hale gelmesi için, mümkün olan en büyük sayıda dünya üniversitesiyle ortaklık kurmaktır.
─ Üniversitenizde eğitim vermiş olduğunuz öğrencilerin eğitim düzeyleri hakkında ne söylersiniz? İş bulma pazarında yüksek oranda pay sahibiler mi?
─ İzin verirseniz size bu hususta şunları söyleyeyim: Biz üniversitemizde öğrencilerin iyi bir eğitim düzeyine gelmeleri için çalışıyoruz ve bu eğitim düzeyini yakalamaları için onlara uygun bir ortam sağlıyoruz. Bize bağlı olan eğitim ve öğretim kurumlarından mezun olanların işe girmede büyük bir zorluk çekmemeleri bu söylediklerime delil olarak yeterlidir. Hatta mezunların birçoğu öğrenim görmüş oldukları dallarda işlerini kendileri kurmaktadırlar. Öğrencilerimiz sadece Türkiye içerisinde değil, başka ülkelerde de iş imkânları elde etmekteler. Biz onların dünyanın bütün ülkelerinde çalışabilmeleri için gereken altyapıyı onlara vermeye çalışıyoruz. Öğrencilerimiz henüz okuldan mezun olmadan ve çalışma ortamına girmeden uzmanlık ve tecrübe sahibi olmaları için saha çalışması yapmalarını, bankalar gibi çok önemli sektörlerde çalışmalarını ekonomi, yönetim ve kurumsallaşma sektörlerine uyum sağlamalarını temin ediyoruz. Aynı zamanda herhangi bir alanda projesi veya buluşu olan öğrencilerimizin önünü açıyor ve onları destekliyoruz. Bunu yapmamızın sebebi öğrencilerimizin projelerini destekleyip onlara finansman sağlamak ve önlerine çıkacak olan problemleri aşmalarına yardımcı olmaktır. Size diyebilirim ki öğrencilerimizden birçoğu üniversitemizden mezun olmadan önce bile bazen bazı kurumlarla ve şirketlerle iş sözleşmeleri imzalamaktadırlar.
─ Ancak bu üniversitelere girmek bütün öğrencilere nasip olan bir şey değil! Aksine sadece seçkin ve elit bazı öğrencilere ve özel koşullarla nasip oluyor böyle bir şey.
─ Bu doğru değil! Üniversitemiz dünyanın her yanından gelen öğrencilere açıktır. Ancak biz bu konuda ilk önce ve her şeyden önce öğrencinin derslerinde üstün başarılı olmasını şart koşuyoruz.
─ Ancak sizin üniversitenizde öğrenim görmek oldukça pahalı ve tek bir öğrenim dönemindeki masraflar neredeyse 70.000.000 santimi buluyor!
─ Durum sizin dediğiniz şekilde değil. Eğer fakir ailelerden gelen ve kurumlarımıza kayıt yapmak ve öğrenim görmek için istenen harçları ödeyecek maddi imkânları olmayan öğrenciler varsa üniversite yönetimi onlara bütün öğrenim süreleri boyunca masraflarını karşılayacak burslar temin eder. Ancak burs almak isteyen öğrencide bulunması gereken tek şart derslerinde üstün başarı göstermesidir. Türkiye’de her yıl Hukuk Fakültesinin sınavlarını geçmek için aday olan 1.500.000 öğrenci mevcuttur ve biz onlardan yalnızca ilk üç yüz kişiyi seçiyoruz. Bu üç yüz öğrenci üniversitelerimizde bedava öğrenim görmekte ve biz onlardan hiçbir harç veya katkı payı istememekteyiz. Ancak onlara düşen görev sadece yüksek notlar almalarıdır.
─ Bu sadece Türk öğrenciler için mi geçerli?
─ Evet, bu durum sadece Türk öğrenciler için geçerli, çünkü onlara ait özel bir durum söz konusu. Fakat bizler Faslı öğrencilere, orada öğrenim görmeleri için üniversitelerimizin kapılarını açmaya hazırız. Bunun bir tek koşulu var, o da bizim şart koştuğumuz not derecesiyle liseden mezun olmuş olmalarıdır. Faslı öğrenciler bizim üniversitelerimizden mezun olduklarında, aramızda ortaklık ve işbirliği ilişkisi bulunan Avrupa ve Amerika üniversitelerinde bir veya iki yıl öğrenim görmelerini onlara temin ediyoruz.
─ Sizin üniversitelerinizde öğrenim gören Faslı öğrenci var mı?
─ Maalesef sadece bir tek Faslı öğrencimiz var ve o da üniversitenin kendisine vermiş olduğu bursla öğrenim görüyor, çünkü çok başarılı ve üstün bir öğrenci. Bizim üniversitemize katılmadan önce bu öğrenci tam bir yılını Türkçe öğrenmek için Türkiye’de geçirdi. Şu anda İşletme bölümüne kabul edilmiş durumda ve şu anda öğretim dili olarak İngilizceyi kullandığımız için İngilizce öğreniminde bir yıllık hazırlık sınıfını başarı ile tamamladıktan sonra gelecek öğrenim döneminde lisans öğrenimine başlayacak. Bizde, sizde olduğu gibi öğrenimde Fransızca fazlaca popüler bir dil. Söz konusu öğrencimiz Fransızcayı ve Arapçayı çok iyi bildiğinden dolayı üniversitemiz kendisi için üniversitemizin uluslararası ilişkiler ofisinde uygun bir iş temin etmeyi düşündü. Üniversitemizin öğrenci istihdam politikası çerçevesinde Arap dünyası ve Afrika’ya açılma politikamızda katkıda bulunması için kendisinden diğer öğrencilerimizde olduğu gibi belli bir ücret karşısında istifade etmeyi düşünüyoruz.
─ Üniversitelerinizde hangi alanlarda akademik eğitim verilmektedir?
─ Üniversitemizde fen bilimleri ve sosyal bilimleri enstitüleri gibi yüksek lisans ve doktora eğitimi yaptıran enstitülere ilaveten başka enstitüler de vardır. Aynı zamanda üniversitemizde lisans diploması vermek üzere eğitim sağlayan fakülteler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları Fen Edebiyat Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, İletişim, Hukuk, Mimarlık, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleridir.
─ Neden Fas’ta yatırım yapmayı tercih ettiniz?
─ Biz Türkiye ile Fas arasında bir benzerlik olduğunu fark ettik. Türkiye Asya’nın kapısı ise Fas da bütün Afrika ülkelerine açılan bir kapıydı ve iki ülke de gelişmekte olan ülkeler sınıfındaydı. Her iki ülkede de kurumlarını çağdaş hale getirme isteği hâkimdi. Her iki ülkenin de ortak kültürel paydaları vardı. Bu da önemli bir kazançtır. Bizim iki ülke arasında bütün düzeylerde iyi ilişkiler kurma konusunda ortak hareket etmemiz mümkün. Bu husus iki ülkeye ait öyle bir kazançtır ki sayesinde bu iki ülke ortak ilerlemelerini, gelişmelerini ve büyümelerini aralarındaki ortak paydada sağlayabilirler.
─ İki ülke arasındaki bu yakınlaşmayı tesis etmede ilk adım olarak eğitim alanında yatırım yapmayı mı görüyorsunuz?
─ Evet, eğitim işin aslı ve temelidir ve iki ülke arasındaki yakınlaşmanın hareket noktasıdır. İşte bu yüzden biz mümkün olduğu kadar çok sayıda Faslı öğrencinin üniversitelerimize kayıt yaptırmasını istiyoruz. Bu bağlamda bizi harekete geçiren şey bazılarının zannettiği gibi ticari boyut değildir. Bizi asıl harekete geçiren aramızdaki ortak kültürel bağlardır. Bizim Faslı öğrencilere yönelik olarak onlara üniversitelerimizde ücretsiz olarak öğrenim görmelerini sağlayacak burslar tahsis etmeyi amaçlayan bir projemiz var.
─ Fas’a yapmış olduğunuz bu ziyarette bazı Faslı yetkililerle bir araya geldiniz mi?
─ Bu benim Fas’a yaptığım ilk ziyaret. Fakat üniversitemizin Arap dünyası ve Afrika ile ilişkilerden sorumlu yetkilimiz olan ve bu heyette bana refakat eden Dr. Burhan Köroğlu daha önce Fas’ı ziyaret etmişti. Bu ikinci ziyaretten amacımız öncelikle Fas’ı ve eğitim alanındaki etkili ve dinamik elitlerini tanımaktır. Bunun yanında Fas’ın sinema alanındaki altyapısını da tanımak istiyoruz. Çünkü bizim üniversitemizde aynı zamanda bir sinema enstitüsü de var ve söz konusu enstitünün sorumlusu da bu heyetin içinde.
─ Öyleyse sizler bazı Faslı yetkililerle bir araya geldiniz?
─ Evet, bir Faslı yetkiliyle bir araya geldik ve onun bu konudaki bakış açısını dinledik. Söz konusu toplantı bizim açımızdan çok faydalı oldu. Şöyle ki bu toplantı esnasında eğitim ve öğretim sektöründe yatırım yapmaya ilişkin yönelimleri ilgilendiren birçok sorunu ele alıp değerlendirdik. Bu yetkili bize Fas’ın kurmaya niyetli olduğu ve içinde birçok uzmanlık alanında İspanyolca, İngilizce, Fransızca ve Arapça gibi dört dilde eğitim verilecek büyük bir üniversite projesinden söz etti. Biz de Fas’ın kurmak istediği bu kurumları desteklemeye ve en yeni tekniklerle ve gelişmiş öğretim araçlarıyla donatmaya, uygun programlar hazırlamaya, orada eğitim verecek olan öğretim elemanlarına en mükemmel bilgi donanımını ve uygulama imkanlarını temin etmeye, öğrenci ve öğretim üyesi değişimine hazır olduğumuzu belirttik. Aynı zamanda biz kırk yıldan bu yana Avrupa, Amerika ve Asya’daki her seviyede eğitim-öğretim kurumları ve üniversitelerle yapmış olduğumuz ortak çalışmalardan elde etmiş olduğumuz birikimi ve deneyimimizi Fas’taki eğitim faaliyetlerinin hizmetinde kullanmaya hazırız. Yine, ilköğretim ve lise eğitimine has faaliyetleri desteklemeye hazırız.
─ Fakat iki ülkenin öğretim programlarındaki farklılık, hedeflenen Faslı öğrenci gurubunda bazı eğitim problemlerinin ortaya çıkmasına sebep olmaz mı?
─ Bizler eğitim ve öğretim alanında başarısız olmuş kimseler değiliz. Bizim bu hususta daha önceden de söylediğim gibi kırk yılı aşkın bir tecrübemiz var. Bizim eğitim programlarımız uluslar arası ölçülere göre hazırlanmaktadır. Biz bütün öğrenciler için gelmiş oldukları coğrafi bölgeye ve kültüre aldırmadan onlara tek bir öğretim şekli sunmuyoruz. Bizim yaptığımız şey, öğrencinin ihtiyaçlarını, bilgi ve kültür özelliklerini gözeten eğitim programları sunmaktır. İnancımıza göre her öğrencinin güvenilir, doğru ve dünya çapında kabul edilen eğitim ve öğretim kurallarına uygun olarak öğrenme gücü ve yeteneği vardır. Biz bütün öğrencileri, kendilerine uygun uzmanlık alanlarına havale etmeden önce kabiliyetini, eğilimlerini ve ilgi alanlarını tanıyabilmek için teker teker sınava tabi tutuyoruz. Çünkü eğitim öğrenciye bilgi ve malumat yüklemek değildir. Gerçek eğitim öğrenciye söz konusu bilgileri günlük ihtiyaçlarında kullanmasını sağlayacak metodolojiyi ve üretme kudretini kazandırmaktır. Yoksa öğrencinin kendine has kültürel düzene uygun olarak bilgiler arasında hiçbir ayırım yapmaksızın her bilgiyi edinmesi eğitim değildir. Şu anlamda söylüyorum, bizim eğitim programlarımızın bizim sorularımıza cevap vermesi gerekir, başkalarının sorularına değil! Ancak bu, içe kapanmayla ve kabuğuna çekilmekle olmaz.
─ Fas ile Türkiye arasındaki eğitim ve öğretime ilişkin yardımlaşmanın hacmini nasıl değerlendiriyorsunuz?
─ Ben, iki ülke arasında ortak paydalar olmasına rağmen eğitim ve öğretim alanında Türkiye ile Fas arasında yardımlaşma olmadığını söylemekten dolayı üzgünüm. Biz eğitim ve öğretimdeki yardımlaşmada bir çeşit sıçrama sağlamak için bu yardımlaşmayı güçlendirmeye, Türkiye’nin bütün deneyimlerini Fas eğitim sisteminin hizmetine sunmaya ve yeni öğretim yöntemleriyle donatmaya çabalıyoruz. Çünkü bugün sadece büyük okullar ve eğitim kurumları tesis etmek kabul edilen bir şey değildir. Gerçek şu ki bilgileri toplama, depolama ve öğrenciye vermede güvenilir çalışma araçlarına, aletlere ve tekniklere karşı uyanık olunmalıdır. Bana öyle geliyor ki Fas, eğitim sistemine yeni yöntemleri sokmaya ilişkin olan işin bu yönüne pek fazla önem vermiyor. Aynı zamanda büyük paralar harcayarak büyük ve görkemli üniversiteler inşa edip de etkili ve kaliteli öğrenci yetiştirmede onu modern yöntemlerle teçhiz etmeyi göz ardı etmenin ne anlamı var!
─ Son zamanlarda birçok Türk yatırımcı ve işadamının Fas’ta ve diğer Arap ülkelerinde yatırım yapmaya yöneldikleri görülüyor. Acaba bunun sebebi laik Türkiye’nin başında ismi Tayyip Erdoğan olan bir İslamcının bulunması mı?
─ (Gülerek) Ben İslamcı değilim! Ancak başbakan Tayyip Erdoğan’ın Arapların haklı oldukları sorunlarına destek vermesi çok önemli bir konudur. Bu da Türk yatırımcıları Arap ve İslâm ülkelerinde yatırım yapmaya yönelmeye teşvik etmiştir. Birkaç gün önce bir akşam yemeğinde bir Arap işadamları gurubuyla bir araya geldiğimizde mutlu oldum. Çünkü bana dediler ki biz her Arap ülkesinin başında Erdoğan gibi bir liderin bulunmasını istiyoruz.
─ O halde Arap ülkelerinde yatırım yapmaya yönelmek Türkiye’nin Erdoğan dönemindeki dış siyasetinin bir parçası?
─ Evet, kesinlikle! Aynı zamanda bu onun Arap dünyasına karşı uyguladığı siyasetin temel taşı. Ancak bu iş sadece yatırımla sınırlı değil. Bu stratejinin aynı zamanda eğitim ve öğretim, sağlık ve çalışma hayatı gibi diğer sektörleri de ilgilendiren başka dinamikleri de bulunmaktadır.
─ Ancak Arap ülkeleri yerine İsrail’de yatırım yapmayı tercih eden Türk işadamlarının varlığı hakkında ne diyeceksiniz?
─ Türkiye’nin stratejisi, dünyanın her bölgesinde varlık göstermesi üzerine kurulmuştur. Biz dünyanın neresinde olursa olsun bütün tecrübelere açığız. Ancak herhangi bir halk herhangi bir devletin zulmüne maruz kaldığı zaman o devleti eleştirmekte tereddüt göstermeyiz. Bu birçok ortamda meydana çıkmıştır. Şöyle ki başbakan Tayyip Erdoğan o ortamlarda sadece Araplar için değil, dünyadaki bütün özgürlük taraftarları için şerefli tutumlar sergilemiştir. Biz aynı zamanda inanıyoruz ki halkların, yöneticilerin almış oldukları siyasi kararların pek çoğunda bir etkileri olmamaktadır. Buna göre bizlerin, liderlerinin işlediği bir suç yüzünden bir halkı cezalandırmamız doğru olmaz. Bu yüzden halklar hakkında hüküm verirken adil olmamız gerekir.
─ Siz Fas’ta yatırım yapmak istiyorsunuz. Peki, mallarınızı koruma hususunda Fas kurumlarının şeffaflığına güveniyor musunuz?
─ Elbette, biz Fas’a güveniyoruz. Bu ziyaretten amaçladığımız şey, son yıllarda kurumlarını modern hale getirmede çok önemli sıçramalar kaydeden bu ülkedeki karar verici kişileri yakından tanımaktır. Şu anda biz gelecek aylarda buna benzer başka bir ziyaret daha gerçekleştirmeyi planladık. Söz konusu ziyaretimiz sırasında bazı Fas üniversitelerinin rektörleriyle bir araya geleceğiz. Bundan amacımız aramızda ortaklıklar kurarak yapılan antlaşmalar gereği bazı Faslı öğrencilerin bizim üniversitelerimizde öğrenim görmeye gönderilmesidir. Fakat size şunu söylememe izin verin: Bizim işimiz ülkelerin kendilerine has politikalarını eleştirmek değildir. Biz sadece eğitim alanında iş yapan yatırımcılarız ve Fas üniversiteleriyle birlikte ortaklıklar kurarak Fas ile Türkiye arasında sağlam kültürel ilişkileri kurup pekiştirinceye kadar Fas’la ortak iş yapmak istiyoruz, tek isteğimiz bu!
─ Aynı zamanda üniversitenizin Fas’ta sinema alanında da yatırım yapmaya dair istekleri var. Bu projenizin içeriği nedir?
─ Bilfiil sinemayla ilgili olan bazı Faslılarla görüşmelerimiz oldu. Bir sinema kenti olması ve dünya çapında birçok filmin çekildiği plato olması dolayısıyla Verzâzât kentine bir ziyaret yapmayı planladık. Bu bağlamda diyebilirim ki biz milletlerin ve halkların tanımış olduğu medeniyetlere ilişkin sorunları irdeleyen büyük bir belgesel filmi çekme planı hazırlığımız var. Aynı zamanda bu filmde kültürümüzü, önceden okuduğu şeylere göre hayalinde kurguladığı gibi değil, gerçekte olduğu gibi başka kültürlerden insanlara göstermeye çalışacağız.
─ Fas’taki reyting listelerinde popüler hale gelen ve Fas televizyonunda yayınlanan Türk filmlerini varlığına ne diyorsunuz?
─ (Gülerek) Evet, ben bu durumu bilmiyordum. Burada böyle bir şey olduğunu ve özellikle de bu filmlerin Fas halkı tarafından büyük oranda izlendiğini duyunca şaşırdım. Bilfiil, sinema yoluyla da Fas ile Türkiye arasında bir iletişimin olması bizi mutlu ediyor. Ancak bunu sanatsal değeri olan filmler için söylüyorum. Biz Fas’ta tanınmış bazı sinema yönetmenleriyle işbirliği yapmak ve onların ciddi sinema projelerine katkı vermelerini istiyoruz. Böyle insanlar Fas’ta oldukça çok. Bu bağlamda sinema yönetmeni Muhammed el-Aselî ile bir araya geldik ve onu ortak sinema projelerimize fikirleriyle katkı sağlaması için İstanbul’a, bizi ziyarete davet ettik. Cabirî ve Tâhâ Abdurrahman’ın eserlerini Türkçeye çevirdik, fakat bu yeterli değil.
─ Faslıların Türkiye’ye gelmesini nasıl sağlayacaksınız?
─ Bizler Fas hakkında fazla bir şey bilmiyoruz ve ne Türkiye’ye gelen Faslıların sayısından, ne de Fas’a giden Türklerin sayısından memnunuz. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirip üniversitemizde bir Fas tanıtım günü düzenleyerek o gün öğrencilerimize Fas’ın tarihinden, medeniyetinden ve kültüründen söz edeceğiz. Bu arada bazı Fas müzik guruplarını da bu güne katılmaları için davet edecek ve diğer birçok devlet hakkında yaptığımız gibi, günü bütün bu meselelerin konuşulacağı bir toplantıyla bitireceğiz. Görüldüğü üzere bizler Fas ile daha fazla ilişki içinde olmaya muhtacız. Çünkü bu ülkeyle köklü tarihsel ilişkilerimiz var, ancak söz konusu ilişkiler uluslar arası bağlamdaki özel koşullardan dolayı duraksama geçirdi. O halde bu ilişkileri yeniden canlandırmak gerekiyor.
─ Ülkenizde Türkçeye tercüme edilmiş Fas kitapları var mı?
─ Evet, ülkemizde Türkçeye tercüme edilmiş çok önemli bazı Fas orijinli kitaplar mevcut. Bunların başında Faslı büyük fikir adamı Muhammed Âbid el-Câbirî ve diğer bir fikir adamı Tâhâ Abdurrahmân’ın kitapları geliyor. Bu iki fikir adamı ülkemizde tanınıyor ve Türkiye’nin kültür seçkinleri arasında yaygın bir şöhretleri var. Söz konusu fikir adamlarının eserleri geniş bir şekilde okunuyor. Ancak buna rağmen yine de yeterli değil. Türkiye ile Fas arasındaki ortak çalışma alanını genişletmek gerekiyor.
25.01.2010, Pazartesi