2021’in sonlarında, Harvard Hukuk Fakültesi’ndeki Brooks McCormick Jr. Hayvan Hukuku ve Politikası Programı (ALPP) ile insan dışındaki canlıların da temel hukuki haklara sahip olmasını öngören bir girişim olan Nonhuman Rights Project (NhRP) bir yünlü maymunla ilgili davaya yanıt olarak, Ekvador Anayasa Mahkemesi’ne ortaklaşa bir ‘amicus curiae görüşü’ iletmiş ve mahkemeyi, hayvanların hukuki statüsü konusunu ele almaya karar verdikten sonra hayvanların yasal haklara sahip olabileceğini kabul etmeye çağırmıştı. Mahkeme, dönüm noktası niteliğinde bir kararla bunu kabul etti.
Karar, Ekvador’da anayasa ile güvence altına alınmış olan doğa hakları kapsamında hayvanların hukuki statüsünü yükseltmekle kalmıyor; aynı zamanda hayvan haklarını korumak için yeni bir mevzuat taslağı oluşturulmasını da gerektiriyor.
NhRP Başkanı Steven M. Wise, Harvard Hukuk Fakültesi’nin 2022 Hayvan Hukuku Haftası kapsamında, 24 Mart günü gerçekleştirilen bir panelde, bu heyecan verici haber hakkındaki tartışmaya katıldı. Söz konusu panel, sanal biçimde ve halka açık şekilde gerçekleştirildi. Ayrıca, söz konusu davayı NhRP’nin dikkatine sunan, önde gelen Ekvadorlu çevre avukatı Hugo Echeverría ve ALPP’den Profesör Kristen Stilt ile Araştırma Görevlisi Macarena Montes de panelde yer aldı.
NhRP’nin ifadesiyle: “The New Statesman gazetesinin de bildirdiği üzere, bu kararı, insan olmayanların hakları için verilen küresel mücadelede, ileriye doğru atılmış büyük bir adım olarak görüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki hayvanlar için gerçekleşecek köklü yasal değişikliğin de çok uzak olmadığını umuyoruz ve bu değişikliği bekliyoruz. Şubat ayında, mahkemeyi karar hakkında bilgilendirmek için ve fil müvekkilimiz Happy’nin davasında dikkate alması yönünde desteklemek için New York Temyiz Mahkemesi’ne bir mektup göndermiştik. The Atlantic ve The New Yorker dergilerinin son makalelerinde de ortaya koyulduğu üzere, bu yılın sonlarında New York Temyiz Mahkemesi, insan dışındaki canlıların haklarını destekleyen argümanları dinleyen ve İngilizce konuşan en yüksek mahkeme olacak.”
Arka plan
Mahkemenin kararı, Ana Beatriz Burbano Proaño tarafından, 18 yıldır evinde yaşayan bir yünlü maymun olan Estrellita adına yapılan habeas corpus başvurusunun sonucunda geldi. Çevre yetkilileri, zilyette “yabani hayvan” bulundurmanın Ekvador hukukuna aykırı olduğu gerekçesiyle, cebren maymun Estrellita’ya el koymuştu. Estrellita, bir hayvanat bahçesine yerleştirildikten sonra, bir ay içinde ölmüştü.
Ekvador, ulusal anayasasına, doğa haklarına ilişkin hüküm koyan ilk ülke olmuştu. Söz konusu dava, Ekvador Anayasa Mahkemesi’nin önüne geldiğinde de, hakimler, ülkenin doğa haklarına ilişkin kanun hükümlerinin kapsamını, hayvanların hak öznesi olarak nitelendirilebilip nitelendirilemeyeceğini ve Estrellita’nın haklarının ihlal edilip edilmediğini de kapsayan çeşitli konular ele almayı seçti.
Karar ve amicus curiae görüşü hakkında
Mahkeme, ikiye karşı yedi oyla, doğanın hakları kapsamına hayvanların da girdiği ve böylece hayvanların da hak öznesi olduğu sonucuna vardı. Mahkeme ayrıca, habeas corpus’un hayvanlar için uygun bir ilke olabileceğine ve hayvanların, Anayasa’ya ek olarak başka kaynaklardan türeyen haklara da sahip olabileceğine işaret etti.
Mahkemenin ayrıntılı kararı, ALPP’den Profesör Kristen Stilt ve Araştırma Görevlisi Macarena Montes ile NhRP’den Steven M. Wise ve Kevin Schneider tarafından sunulan, Estrellita’nın davasını destekleyen ortak amicus curia ‘a doğrudan atıfta bulunuyor. Söz konusu amicus curiae, her ikisi de Barcelona Autonomous Üniversitesi’nin Hayvan Hukuku ve Toplum Yüksek Lisans Programı aracılığıyla NhRP’de staj yapan öğrenciler olan Marianné Núñez Núñez ve Raquel Cerezo Martínez’in de katkılarıyla hazırlanmıştı. Karara, şimdilik İspanyolca orijinal metinden ve NhRP tarafından hazırlanan İngilizce tercümesinden erişilebilmekte.
ALPP VE NhRP’nin hazırladığı ortak amicus görüşü, doğanın haklarının, Estrellita gibi tekil hayvanlar da dahil olmak üzere, hayvan haklarını da koruması gerektiğini savunuyordu. Ortak amicus görüşü, mahkemenin esas olarak tür düzeyinde koruma ile ilgileniyor olma ihtimaline karşın, türlerin tek tek birel hayvanlardan oluştuğunu ve tek bir hayvanın başına gelenlerin türler üzerinde önemli bir etkisi olabileceğini öne sürmüştü. Amicus görüş, hayvanları önemli addetmek için sayı yönünden bir sınır belirlemenin keyfi olacağını açıklamıştı. İki, üç, dört, on hayvan bu çizgiyi geçmek için yeterli olacak mı? Hayır, tek bir hayvan önemli addedilmek için yeterli olmalı. Mahkeme, doğanın hakları tarafından sadece ekosistem ve türlerin korunduğu, tek tek birel hayvanların, doğanın koruması kapsamına girmediği yönündeki geleneksel bakış açısına karşı çıkan bu görüşün argümanlarını kabul etti.
Kısacası ALPP VE NhRP temsilcileri, mahkemeyi şunları saptamaya sevk etti:
Amicus görüşü ayrıca, ilgili kamu kuruluşlarının, doğa hakları ve habeas corpus kapsamında hayvan haklarını garanti altına almak için gerekli protokolleri oluşturmasını da talep etmişti.
Karar ve kararın önemi hakkında daha fazla bilgi
Ekvador Anayasa Mahkemesi, hayvanların, yalnızca ekosistemsel veya sadece insanların ihtiyaçlarına odaklanan bir bakış açısıyla değil, esasen onların birel varlıklarına ve içsel değerlerine odaklanan bir bakış açısıyla korunması gerektiğine dikkat çekti. (Paragraf 79)
Bu yaklaşım doğru çünkü, bir araya geldiğinde türleri oluşturan birel hayvanları korumayı ihmal ederek türleri korumak, ciddi bir hayvan nüfusunu tehlikeye atıyor ve bu da türün yok olma olasılığını artırıyor. Türleri yok olma tehlikesi altında olmayan hayvanlar söz konusu olduğunda bile, birel hayvanları korumayı ihmal etmek veya koruyamamak, bu hayvanların türlerinin yok olma olasılığını etkiliyor (paragraf 126).
Mahkeme, hayvanları, doğa hakları kapsamında korunan hak özneleri olarak tanımakla kalmadı, aynı zamanda bazı veya tüm hayvanlar için geçerli olan hakları da özetledi. Bu haklar şunları da içeriyor:
Ek olarak Mahkeme, yabani bir hayvanın diğer hakların yanı sıra yaşam, özgürlük ve bütünlük haklarının, üçüncü kişilerin iddiaları, niyetleri ve isteklerine bakılmaksızın korunması gerektiğini belirtmiştir. Eğer hakimler, “bir yabani hayvanın özgürlükten yoksun bırakılmasını veya özgürlüğünün kısıtlanmasını hukuka aykırı bulursa, mağdurun, yaşam, özgürlük, bütünlük ve diğer bağlantılı haklarının korunması için en uygun alternatifi sağlamalıdır […]” (paragraf 173). Buradan, Ekvador’daki çevresel otoritelerin Estrellita’yı hayvanat bahçesine kapatarak bu gereksinime cevap vermekte başarısız olduğu sonucu da çıkmakta. Zira hayvanat bahçesi koşullarının Estrellita’nın ölümüne katkıda bulunmuş olması mümkün görünüyor.
Estrellita’nın ölümü nedeniyle, Estrellita davası, habeas corpus güvencesi için uygun olmamış olsa da mahkeme, davanın koşullarına göre, bir yabani hayvanın salınmasını talep etmek için habeas corpus’un uygun bir yol olabileceğini belirtti.
Mahkeme, şimdiye kadar doğa haklarını, Ekvador’da özel bir dava türü olan “koruma davası” durumlarında incelemiş olsa da doğa haklarını veya hayvanlar da dahil olmak üzere doğanın unsurlarından herhangi birini korumak için, tek yeterli yolun koruma davası olmadığını açıkladı. Dolayısıyla Mahkeme, örneğin habeas corpus gibi diğer yolların da doğanın ve hayvanların haklarını korumak için yeterli olabileceğini ima ederek, yargıçların, duruma ve davanın iddialarına en uygun yolun hangisi olduğuna yönelik inceleme yapması gerektiğini belirtti.
İlaveten Ekvador Anayasa Mahkemesi, amicus görüşünün önerdiği şekilde, Çevre Bakanlığı’ndan, tutsak yabani hayvanların korunmalarını garanti altına almak amacıyla, ihtiyaçlarını ve durumlarını değerlendirecek bir protokol geliştirmesini istedi. Dahası mahkeme, Ombudsman’a ve Kongre’ye, kararda geliştirilen ilkeler ve haklar üzerinde temellenen bir hayvan hakları tasarısı hazırlamasını ve onaylamasını da söyledi.
Bu, neden dünya çapında kutlamaya değer bir karar?
Yıkıcı iklim krizi döneminde ve türlerin kitlesel olarak altıncı yok oluşunun çağında, Ekvador Anayasa Mahkemesi’nin kararı, son yıllardaki, insan dışındakilerin hakları ve çevre hukuku alanındaki yasal ilerlemelerin en önemlilerinden birini teşkil ediyor. Bu karara kadar hukukçular, akademisyenler ve hak savunucuları, doğanın korunmasına, bireyler ekseninde değil, ekosistemler ve türler merkezinde odaklanıyorlardı. Dahası, doğa haklarına ilişkin çalışmaların büyük bir kısmı, hayvanları hak sahibi özneler olarak görmüyordu. Mahkemenin çığır açan bu kararı ise, içsel değerleri ve ihtiyaçları olan hayvanlar üzerindeki anayasal korumayı, tür düzeyinden tek tek birel hayvanlara kadar uzanan bir çizgide, daha da ileri götürüyor.
Kaynak: NONHUMAN RIGHTS BLOG
Bu haber, M. Enes Gündüz tarafından çevrilmiştir.