Avrupa Birliği’nde üye devletlerin uyması gereken farklı çevre yönergeleri bulunmaktadır. Ancak devletler her zaman bu yönergelere riayet etmemektedir. Bazen devletler, örneğin kırılgan ekosistemleri ve türleri korumak veya kirliliği önlemek için yeterli önlemleri almamaktadır.
Peki daha sonra ne olur? AB para cezası uygulayabilir mi?
Adalet Divanı’nın rolü
Adalet Divanı, Avrupa Birliği yasalarına uyumu güvence altına alan bir organdır ve Avrupa çevre hukukuna aykırı davranışları kovuşturma yetkisine sahiptir.
Bu mahkeme nezdinde çok farklı türde davalar açılabilir. Bu davalardan biri olan ihlal davası, üye devletlerin eylem ve ihmallerinin Avrupa Birliği hukukuna uygun olup olmadığını değerlendirir.
Bir devletin bir yükümlülüğü yerine getirmediğinden şüpheleniliyorsa, Avrupa Komisyonu veya herhangi bir üye devlet konuyu değerlendirilmek üzere Adalet Divanı’na havale edebilir. Komisyon nezdinde bir ön prosedür yürütülür. Bu prosedür kapsamında devletin tutumu incelenir ve bir ihlâlin söz konusu olup olmadığına dair bilgi toplanır.
Çevre standartlarına uymama
İhlal prosedürü, Avrupa çevre hukukunun üye devletler tarafından uygulanışını değerlendirmede esaslı bir araçtır. Bu prosedür, davalı devlet ile Avrupa Komisyonu arasında bir diyalog kurulmasını sağlar ve çevre standartlarının uygulanmasındaki zorluklar ile ulusal sistemlerin üstlendiği yükümlülükleri yerine getirme konusunda karşılaştığı sorunları ortaya çıkarır.
Dava Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın önüne geldiğinde, Divan kanunu yorumlayarak çevre kanununun ihlal edilip edilmediğini bildirecektir. Bu tür bir davada ihlal edildiği düşünülen çevre mevzuatı çok çeşitlidir ve pratik açıdan tüm çevresel eylem alanlarını kapsar.
İhlal gerçekleştiren ülkeler
Adalet Divanı’nın ele aldığı davalar incelendiğinde, hava ve su kalitesi, gürültü, çöp dökümleri, biyoçeşitliliğin korunması ile bilgiye erişim ve çevresel adalet konularındaki düzenlemelere uyulmamasına ilişkin kararlar göze çarpmaktadır.
Örneğin, Adalet Divanı’nın 2022 yılında verdiği bazı yeni kararlar, Divan’ın kararlarında değerlendirmeye aldığı muhtelif hususları net bir şekilde göstermektedir.
13 Ocak 2022 tarihli kararla, Slovakya’nın Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönergesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiği tespit edilmişti. Slovakya, mahkeme tarafından incelemeye alınan ana karayolları ve demiryolları için eylem planları hazırlamamış ve bu eylem planlarının özetlerini komisyona iletmemişti.
Aylar sonra 22 Haziran 2022 tarihli bir kararla Slovakya’nın bu kez de Habitat Yönergesi’ne uymadığı gerekçesiyle ihlalde bulunduğuna hükmedildi. Slovakya, çalı horozlarının korunması için tahsis edilen Özel Koruma Alanları’ndaki habitatların tahribatının önlenmesi için yeterli tedbirleri almamıştı.
Yakın zamanda ise Bulgaristan aleyhine bir karar verildi. Bu davada da mahkeme Bulgaristan’ın Deniz Stratejisi Çerçeve Yönergesi’ni ihlal ettiğine karar verdi. Bulgaristan, yönerge doğrultusunda deniz sularının iyi bir çevresel durumda olduğuna dair yaptığı ilk değerlendirmeyi revize etmemişti. Ayrıca, deniz havzasının iyi bir çevresel duruma sahip olmasını sağlamaya yönelik kuralın temel unsurlarından biri olan bu gözden geçirmelerin ardından yapılan güncellemeleri de komisyona bildirmemişti. 24 Haziran 2021 tarihli bir kararda ise İspanya’daki bir mevzuata aykırılık bulgusu söz konusudur. Mahkeme, bu kararla Su Yönergesi’ne ve Habitat Yönergesi’ne uyulmadığını beyan etmiştir. İspanya, yeraltı sularının çekilmesi karşısında Doñana koruma alanındaki habitatların bozunmasını önlemek için yeterli tedbirleri almamıştı.
Peki bunların sonuçları oluyor mu?
Adalet Divanı tarafından mevzuatın ihlal edildiğine karar verilmesi halinde, ilgili devlet ihlale son vermek için gereken tüm tedbirleri almakla yükümlü olacaktır. Çevresel sorunlarda bu, çevresel düzenlemelerin düzgün biçimde uygulanmasının sağlanması amacıyla devletin tüm eylemlerinin gözden geçirilmesi anlamına gelmektedir.
Mahkeme tarafından verilen hükmün icrasının sağlanması için yeterli tedbirlerin alınıp alınmadığının tespiti her zaman çok kolay olmamaktadır. Bununla birlikte, Avrupa Komisyonu’na yapılan bildirimler, Avrupa çevre hukukuna uyumun sağlandığının teyidi bakımından oldukça önemlidir.
Hükmün gereği gibi uygulanmadığının tespiti halinde, mahkemenin önceki kararına uyulmamasına ilişkin yeni bir başvuru yolu öngörülmüştür. Diğer bir deyişle, dava Adalet Divanına geri gönderilir ve Divan verdiği karara riayet edilmesini sağlayacak gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığını değerlendirir.
Mahkeme bu ikinci kararında devletin bir para cezası ödemesine hükmedebilir. Dolayısıyla mahkeme tarafından belirlenen bu tutar, mahkemenin kararlarına ve Avrupa çevre hukukuna uyumsuzluk karşısında başlıca caydırıcı unsurdur.
Belirlenecek miktar, ihlal edilen kuralın önemine, ihlalin ciddiyeti ile süresine ve ihlalde bulunan devletin ekonomik durumuna göre tayin edilecektir. Bu miktarların hesaplanmasına ilişkin yöntemler her bir devlet özelinde ayrı ayrı oluşturulmuştur ve düzenli olarak gözden geçirilmektedir.
Buradaki amaç, ülkelerin Avrupa çevre mevzuatını ihlal etme konusunda iki kez düşünmelerini sağlamaktır.
Kaynak: PHYS
Bu haber, Hazal Gültekin tarafından çevrilmiştir.