Bahçeşehir Üniversitesi 2008-2009 Akademik Yılı Açılış Töreni
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan'ın Açılış Konuşması
15 Eylül 2008
Beşiktaş - İstanbul
Ekselansları İspanya Krallığı Başbakanı Sayın Jose Luis Rodriguez Zapatero,
Sayın Başbakanım,
Saygıdeğer Konuklar, Değerli Akademisyen arkadaşlarım,
Sevgili Öğrencilerim
Bahçeşehir Üniversitesi 2008-2009 Akademik Yılı Açılış Töreni'ni teşriflerinizden ötürü sizlere teşekkür ediyor ve hepinize hoşgeldiniz diyorum - bienvenido señor Presidente del Gobierno de España.
Bugün Üniversitemiz yeni bir akademik yılın daha başlangıcını kutluyor. Tüm başlangıçlar gibi bu da yeni bir merak, umut, heves ve coşku demek. Bu yıl da bir öncekinden daha azimli, umutlu ve coşkuluyuz. Zira yıllar bize güç ve güven aşılıyor, giderek büyüyor, kök salıyoruz. Öğrenci sayımız 10.000'i aştı. Gördüğümüz ilgi ve taleple %100 kapasiteye ulaştık. En iyi öğrencileri, en iyi mekanda, en iyi akademisyenlerle buluşturma hedefini yakaladık. Zamanı hep daha ileriye, daha iyiye ve daha güzele doğru işletebilmek kuşkusuz çok önemli bir başarı. Bu başarıda katkısı olan tüm akademik ve idari personelimize teşekkür ediyorum.
Bizler, hepimiz biliyoruz ki, burası sıradan bir eğitim kurumu değildir. Sahip olduğu idealleri, vizyonu ve bir misyonu vardır. Bahçeşehir Üniversitesi "mutlak akademik özgürlük" sloganını şiar edinmiş, her türlü mekansal ve zihinsel sınırlamaya karşı duran bir eğitim kurumudur. Üniversitemiz, duvarların ardına hapsedilmiş, toplumla paylaşılmayan ve yalnızca ayrıcalıklı elitlere mal edilmiş bir eğitim anlayışına karşıdır. Ürettiğimiz her türlü bilgiyi yaymayı, tartışmayı ve geniş kitlelerle paylaşmayı tercih ederiz. Bizim beslendiğimiz kaynak, kendi toplumsal çevremiz olduğu kadar, evrensel zemindir de. Bu yüzden yüzümüz hem ülkemize, hem de dünyaya dönük dururuz. Biz İstanbul'un ve Boğazın Üniversitesiyiz; kıtalara, denizlere, renklere, mevsimlere, rüzgarlara, fırtınalara, tarihe ve geleceğe dokunmanın haklı gururunu taşırız. Farklı renklerin, inançların, değerlerin biraradalığının, o muhteşem zenginliğinden ilham alırız.
Bu kimliğimiz bize kuşkusuz ciddi sorumluluklar da yükler. Herşeyden önce Bahçeşehir Üniversitesi her türlü bağnazlık ve önyargının karşısındadır. Hiçbir görüş ve düşünceyi peşinen geçerli kabul etmez. İçinde bulunduğu gerçekliği; aklın, bilimin ve eleştirinin süzgecinden geçirmek suretiyle bıkmaksızın yeniden keşfeder. Hakikat hiç bitmeyen arayışımızdır. Hakikatin keşfi ise, mutlak özgürlük gerektirir. Zira bizi biz yapan, aklın, ruhun, gönüllerin özgürlüğüdür. "Tarih, gerçek akademisyenleri müebbet özgürlüğe mahkum etmiştir".
Üniversitelerin tarihi vazifesi de gerçekliğin bütününe dairdir; münferitliklerden gelerek bütünlüğe doğru gitmektir. Bu noktada büyük filozof Hegel'in "hakiki olan bütün olandır", sözüne bir atıf yapamak isterim. Bizler de tarihi misyonumuz bağlamında gerçek bütünlüğü bulma hedefine doğru yürümek durumundayız. Üniversiter aklın bu daimi yürüyüşü büyük bir projedir ve hedefi de insanlığın ta kendisidir. Bu açıdan bakıldığında, binlerce yıllık medeniyet tarihinin entelektüel doruk noktası olan Üniversitelerin gerçek amacının, özgür bir insanlığın inşası olduğunu görmek mümkündür. Gerçek misyonunu taşıyan, yani özgürlüğün peşindeki hiç bir Üniversitede ideolojik saplantılar, tek tip dünya görüşleri, önyargılar, dinsel dogmalar, ekonomik bağımlılıklar söz konusu olamaz. Üniversiteler verili paradigmaların hapsinde kalamazlar. Temel görevimiz duvarları yıkmak, zincirleri kırmaktır. Yalnızca hakikat arayışı bizi özgür kılacaktır.
Değerli Konuklar,
Özgürlük basit bir kavram değildir. Bütün dünyanın aynı fikirde olduğu bir konuda bile tek başına "hepiniz yanlış düşünüyorsunuz" diye haykırabilme cüretidir. İnsanların soylarına, dinlerine, medeniyetlerine göre gruplar halinde sınıflandırıldığı, kategorileştirildiği bir dönemde insanlığın bütünündeki erdemi yakalayabilmektir. İnsanı rengine, etnik kökenine, inancına, sınıfsal konumuna ya da cinsiyetine bakmadan kucaklayabilmektir. İnsanlara türlü sıfatların takıldığı bir dünyada, onu yalnızca insan olarak değerlendirebilme keyfiyetidir, özgürlük. Tüm siyasetlerin, devletlerin, iktisadi aktörlerin medeniyetler çatışması projesi üzerine ahkam kestikleri bir dönemde "yanılıyorsunuz" diye haykırabilmektir. Üstelik sonradan da ilave edebilmektir; "İnsan medeniyeti tektir; insanlık bir bütündür", diye.
Üniversiteler işte bu arayışın kaleleridir. Nefrete, öfkeye, öcülere, acılara karşı farklı bir duruşun sembolleridir. "Güzelliğin türküleriyse eğer söylediğin, çölün ortasında bile olsan, seni dinleyen birilerini bulursun" der Halil Cibran. Biz insanı insan yapan güzelliklerin türkülerini söylemekten yanayız.
Değerli konuğumuz İspanya Başbakanı Sayın Zapatero ve sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan da bu anlamda güzelliğin türküsünün peşinde koşmaktalar. Farklı renklerin, inançların, kültürlerin birarada var oldukları, yeşerdikleri toprakların, onlara yakışan karakterini seslendiriyorlar. İspanya ve Türkiye hükümetlerinin birlikte ürettikleri "Medeniyetler İttifakı" projesininin liderleri olarak aramızdalar. Bugün bizleri varlıklarıyla onurlandırıyorlar. Sayın Zapatero, 21 Eylül 2004'te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Batı dünyası ve İslam dünyası arasında bir medeniyetler ittifakının oluşturulmasını önerirken şöyle seslenmişti; "Birkaç yıl önce bir duvar yıkıldı. Ama şimdi, nefret ve anlayışsızlık yüzünden yeni bir duvarın kurulmasına mani olmamız gerekiyor."
Haklısınız Sayın Zapatero. Hepimiz elbirliği ile oluşturulan bütün duvarlara karşı savaş açmalıyız. Bizlere gerçekmişçesine sunulan, bu kavga ve öfke atmosferine karşı dimdik durabilmeliyiz. Başlatmış olduğunuz Medeniyetler İttifakı bir ilk adım olarak alınmalı ve bu süreç "İnsan Medeniyetinin Bütünlüğü, Medeniyetin Tekliği" noktasına kadar evrilerek, bizleri hakikatle buluşturmalıdır. Yolunuz açık olsun.
Gerçek üniversiteler ise bu mücadelede nerede durmaları gerektiğini zaten bilmektedirler. Bizler, zihinlerimizi tutsak eden tüm prangaları reddediyor, bizleri birbirimizden ayıran bütün duvarları yıkmayı borç biliyoruz. Öğrencilerimizi de böyle yetiştireceğiz. Onlara birbirlerine karşı saygı ve sevgi dolu olmayı öğretmenin diğer bütün bilgilerden çok daha kıymetli olduğunun farkındayız.
Sevgili Öğrencilerim,
Sizler gerçek tarihsel misyonunu sürdüren bir Üniversitenin öğrencilerisiniz. Sizlere doğrular sunmayacağız. Kendi doğrularınızı bulmanın yolları ile tanıştıracağız hepinizi. Herkesin kendi doğruları olduğunu, başkalarının değerlerine karşı saygılı olmanız gerektiğini öğretmeye çalışacağız. Güç elde etme arzusunun çok doğal olduğunu, ama esas yol göstericinizin hep adalet duygusu olması gerektiğini anlatacağız. "Üretken olun, ama asla tahripkar olmayın" diyeceğiz sizlere. İnsana olduğu kadar doğaya da saygı duymanız gerektiğini söyleyeceğiz. Denizlere, çiçeklere, kuşlara, böceklere, yeryüzü ve gökyüzüne, kendi insani varlığınızın tamamlayıcısı olarak bakmanızı teşvik edeceğiz. Diğerine yönelik sevginin, öncelikle kendiniz için olduğunu anlatacağız. Sonra siz karar vereceksiniz kendi yolunuza. Ve bu Dünya sizin tasarımınız olacak. Onu bir badanacı hoyratlığıyla, ya da bir ressamın duyarlılığıyla renklendirmeniz mümkün. Siz karar vereceksiniz nasıl bir dünya kurgusu istediğinize.
Değerli akademisyen arkadaşlarım,
Önümüzde uzun bir yol var. Yeni bir akademik yıl, yeni bir adım demek. Bir adımla yolları tüketmek mümkün değil. Üstelik her yürüyenin varacağının bir garantisi de yok; lakin biliyoruz ki varabilenler yalnızca yürüyenlerdir. Onun için hep birlikte yürümeye devam etmeye davet ediyorum hepinizi. Doğru yolda yürümenin mükafatı, bilim ile insanlığın şefkatle kucaklaşması, olacak. Yolumuz açık olsun.
Hepinize sağlıklı, başarılı bir akademik yıl diliyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.