Diplomat Okulu 5, üçüncü haftasında gündemi oldukça meşgul eden bölgesel gelişmelerle birlikte; Mısır’da yaşanan siyasi çalkantılardan, Rusya’nın küresel ilişkilerine, Türk Dış Politikası’nda Ortadoğu’nun öneminden, Almanya Genel Seçimlerinin Türkiye ile AB ilişkilerine etkisine kadar olan pek çok konu tartışıldı.
Üçüncü haftanın ilk oturumunu SETA Başkanı Taha Özhan, “Mısır’da Yaşanan Son Gelişmeler” konu başlığı altında yaptı. Öncelikle Özhan; Mısır’ı uzun süredir konuşmadığımızı ve Türkiye’de Mısır’ın çok yeni bir konu olduğunu belirtti. Mısır’da yaşanan son gelişmelere ve darbe teşebbüslerine değindikten sonra Mısır halkının ilk defa kendi seçtiği bir iktidar tarafından yöneltildiğini önemle vurguladı. Mısır’ın Türkiye’yi rol model olarak algılamasına rağmen Türkiye’nin Mısır’daki gelişmelere kayıtsız kaldığı, Türk basınının yaşananları yeteri kadar aktaramadığı ifade edildi. Kısaca Mısır’da yaşanan olayların temel nedenlerine ve Mısır yönetim yapısına değinildikten sonra, Mursi iktidarı, kaos döneminde Türkiye’nin Mısır’a yaptığı maddi yardımın önemi belirtildi. Bu yardımın Mısır ve Türkiye ilişkileri açısından olumlu olduğu vurgulandı.
“Soğuk Savaş Sonrası Rus Dış Politikası ve Türk-Rus İlişkileri” konulu ikinci oturumda bizlere eşlik eden Koç Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Şener Aktürk, öncelikle Sovyetler Birliği sonrası dönemde izlenen iki ana akıma – Atlantikçi Akıma, Avrasyacı Akıma, değindi ve ardından, Sovyet sonrası Rusya’nın kendini konumlandırmaya çalıştığı dönemlerden bahsetti. Bu dönemlerde Doğu bloku ile ilişkilerin düzenlenmesinin yanında Batı Dünyası, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, ile olan ve devlet başkanları dönemlerine göre değişen ilişkiler ele alındı. Tarihi düşman olarak adlandırılan Rusya günümüzde Türkiye ile sınırı olmamasından dolayı artık direkt bir tehdit olarak algılanmamanın yanında özellikle Öcalan’ın yakalanmasında Türkiye yanlısı bir tavır sergilemesinden dolayı ilişkilerin normalleşmesi söz konusu oldu. Oturum sonlarına doğru Akdeniz, Ortadoğu, Balkanlar ve Avrupa arasında bir köprü konumuna sahip olan Türkiye’nin Rusya dış politikası açısından sahip olduğu güncel öneminin altı çizildi.
Emekli Büyükelçi ve İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ün konuşmacı olarak katıldığı üçüncü oturumda ‘’Türk Dış Politikası’nın yeni yönelimleri ve Ortadoğu’daki yeni durum’’ ele alındı. Türk dış politikası giderek eski çizgisinden uzaklaşıp yeni arayışlar içerisine girdi. Türkiye’nin artık dünyada oyun kurucu olduğu ve giderek küresel bir güç haline geldiği belirtilirken, bu durumun özellikle Ortadoğu devletleri ile olan ilişkilerini etkilediği belirtildi. Türkiye’nin bu bölgeden bir toprak talebi olmadığının özellikle altını çizen Korutürk, demokrasi ile dini bağdaştıran rol model bir ülke olarak Türkiye’nin, Ortadoğu devletleri ile karmaşık bir ilişkisi olduğunu, özellikle Arap Baharı döneminde daha çok demokrasi, hak ve özgürlük talep eden halkların yanında olduğunu vurguladı. Tüm bu nedenlerden dolayı Ortadoğu devletleri ile petrol ve ticarete dayalı önemli alışverişleri olan Türkiye, dönemsel küresel krizlerden oldukça etkilendiği ifade edildi.
Bir önceki oturumun devamı niteliğinde sayılabilecek olan dördüncü oturumda Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Hazar Strateji Enstitüsü Dış Politika ve Güvenlik Merkezi Uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın ile birlikte “Ortadoğu ve Türk Dış Politikası” konuşuldu. Öncelikle Ortadoğu’da yaşananların çok geniş ve köklü bir küresel geçmişi olduğunu belirten Caşın, bu geçmişi kısaca Ortadoğu, Avrupa, Amerika ve Türkiye arasındaki ilişkileri bazında değerlendirdi. Ortadoğu’da yaşananlara devletlerarası sorunlar temelinde bakılmasının yanında, etnik kültürel sorunlar açısından da değinildi. Özellikle Irak ve Afganistan Savaşı, 11 Eylül saldırısı gibi tarihi dönüm noktalarından sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin “müdafaa yetkisini” kendisinde görmesi ile dengeler iyice değişmiş, Amerika yaptığı her savaşla bölgeye yerleşerek Ortadoğu’yu kontrol edebilir bir güce geldiğinin vurgusu yapıldı. Türkiye’nin gittikçe daha da önemli bir güç haline geldiğini belirten Caşın, Soğuk Savaş sonrasında “Ortadoğu’da güçler değişiyor mu?” sorusunu ortaya koydu. Çin ve Hindistan’ın enerjiye ihtiyaç duyan devletler olarak iş birliği içerisinde olduğunun altını çizdi.
Son oturumda ise Batı ile ilişkilerimizin temel taşı olan AB’ye Almanya temelinde değinildi. Avrupa Parlamentosu 4. ve 5. dönem Milletvekili olan Ozan Ceyhun, “Almanya Genel Seçimleri’nin ardından 25 Mayıs 2014 Avrupa Parlamentosu Seçimleri Öncesi Avrupa Birliği ve Türkiye ile İlişkiler” başlığı altında konu üzerine bizleri bilgilendirdi. Avrupa Birliği ile ilişkilerde Almanya’nın etkisine vurgu yapan Ceyhun, bu ülkenin Türkiye için AB yolunda hem dost hem de muhalif olduğunu belirtti. Öncelikle Almanya’da yapılan seçimlerin ardından koalisyon hükümetinin kurulmasının Türkiye’nin lehine bir durumun oluşturduğunu belirtti. Merkel’in Türkiye karşıtı politikaları Sarkozy ile birlikte yaptığına değinildikten sonra Sarkozy’nin ardından tek başına kalan Merkel’in Türkiye’ye yönelik politikasını değiştirmesine neden oldu ve sonrasında Sosyal demokratlarla koalisyon kurmaya mecbur kalarak Türkiye’ye ödün verildi. Avrupa Birliği’nde en değer verilen olayın bölgeler olduğunu söyleyerek bu bakımdan söz konusu 22. faslın - “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” - açılmasının oldukça olumlu olduğu yönünde yorumlar yapılırken, AB ile ilişkilerde Kıbrıs’ın etkisi vurgulandı.