Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, Belçika’nın Başkenti Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’na seslendi. Yücel konuşmasında " 'Kültürler Arası Köprüler: Kriz Çözümlemesinde Yeni Başlangıçlar' gibi insanlığın geleceğini yakından ilgilendiren bir gündemi ele alan bu çok önemli toplantıda bir sivil inisiyatif yöneticisi ve bir eğitim gönüllüsü olarak sizlere hitap etmekten mutluluk duyuyorum. Ben bir eğitim gönüllüsüyüm. Sürdürülebilir barışın en önemli sağlayıcısının eğitim olduğunu hepimiz biliyoruz. Bireyin geleceğini şekillendiren temel etken olan eğitim; toplumsal barışın kurulması, biçimlenmesi ve kalıcı olmasında da aynı ölçüde önemli bir etkendir. Eğitim, barışın olmazsa olmazıdır. Bu gerçekten hareketle; kültürler arası çatışmaların önlenebilmesini sağlayacak yegâne çözümün de kültürler arası barışın kalıcı olmasının yegâne şartının da adresi, eğitimdir. Sözünü ettiğim eğitimin sadece fen, matematik ve benzeri bilimler ve disiplinlerle olmadığını belirtmeliyim. Onlar için, öğretim ifadesini kullanmak belki daha doğru olacaktır” dedi.
EGİTİM BİR KÖPRÜDÜR
Eğitimin insanı iyiye, doğruya, güzele; insanlığı ortak değerler doğrultusunda huzura ve refaha yönelten erdemli faaliyet olduğunu belirten Enver Yücel, “Eğitim, bir barış ve huzur köprüsüdür. Köprüler; daima insanları insanlara, ülkeleri ülkelere yaklaştıran; uzakları yakın eden yapılar olmuştur. Duvarlar ise insanları ayırmış, bölmüş ve onları birbirine düşman değilse bile yabancı kılmıştır. Şimdi daha çok köprü yapmalı ve duvar örmeyi artık unutmalıyız. Günümüzde, teknoloji sayesinde, ayrımları ve ayrılıkları ortadan kaldırmayı sağlayan nice köprüye sahibiz. İnsanı insana, düşünceyi düşünceye, inancı inanca ve insanlığı barışa ulaştıracak çok zengin argümanlara sahibiz. Yani kullanabileceğimiz pek çok köprümüz var. Fakat, bu köprülerin, geçmişe göre, bizi birbirimize daha fazla yaklaştırdığını söyleyebilir miyiz? Birbirimize daha çok hoşgörü ile baktığımızı, birbirimize karşı daha toleranslı olduğumuzu söyleyebilir miyiz? İste bunun üzerine düşünmeliyiz” dedi.
"TEKNOLOJİK GELİŞİM, AYRIMCI SÖYLEMLER KİTAPLARDAN KALKMALI"
Kültürler ve medeniyetler adına, teknolojinin sağladığı imkânlar ölçüsünde gelişmeler oldu mu sorusuna ‘evet’ diyebilmeyi çok istediğini belirten Yücel, “Elbette gerçekleşen güzel şeylerden ve olumlu gelişmelerden söz edilebilir, ancak bunların yeterli düzeyde olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu değişimler yaşanırken, kitaplar teknolojik ortamlara aktarılıp ulaşılması daha kolay hale getirilirken içeriklerinin de köprüler kuran, negatif söylemlerden arındırılması gerekmektedir. Bakin bizim ülkemiz Türk Yunan çatışmaları ile ilgili kitaplarından ayrımcı söylemleri kaldırdı. Evet, bizler birbirimizi tanımaya, bizleri birbirimize kavuşturmaya, birbirimizle daha kolay konuşmaya yetecek yollar icat ettik ve yaptık ama maalesef, birbirimizle içtenlikle konuşmayı başaramadık. Birbirimizi anlamayı, kendimizi bir de karşımızdakinin yerine koyarak düşünmeyi yeterince içselleştiremedik. Bu araçlar; kültür ve medeniyetlerimizin kucaklaşmasını sağlamaya yetmedi. Harika teknolojilerimiz var ama içerik yok. Oysa aslolan içeriktir. Ve o içerik, insanla gerçekleşir. Dolayısıyla, gündemin asıl konusu insandır. Köprüleri yapan ve o köprüler sayesinde dünyayı dost bahçesine çevirecek olan insan. O köprülerden geçip komşusunun kapısını çalan, komşusuna kapısını açan, dünyayı güzelleştiren insan! Yani, eğitilmiş insan” dedi.
İNSANLIK VE AYRIMCILIK
“İnsanlığın en eski ve en büyük acı kaynaklarının başında gelen din, ırk, cinsiyet ayrımcılığının yanı sıra; dönemlere, ülkelere ve koşullara göre farklı biçimlerde ortaya çıkan her türlü ayrımcılığı reddeden, birlikte yaşama kültürünü özümsemiş, her koşulda empati kurabilen dünya vatandaşları yetiştirebildiğimiz oranda, sürdürülebilir bir barışı da sağlamış olacağız” diyen Enver Yücel, genç nesillere öncelikle ve mutlaka öğretilmesi gerekenin, birlikte yaşam kültürü olduğunu, bu nedenle, Avrupa Birliği vatandaşlığının yetmeyeceği; dünya vatandaşlığı müfredatının mutlaka eğitimcilerin ve yöneticilerin gündemlerinde olması gerektiğinin altını önemle çizdi.
DÜNYA MÜFREDATI VE AVRUPA BİRLİĞİ
Dünya müfredatı ve Avrupa Birliği konularında girişimlerinin olduğunu belirten Enver Yücel, “Yoğun bir çaba içindeyiz. Dünya Eğitim Fakültesi Dekanları Birliğini kısa zamanda kurmuş olacağız. Böyle bir müfredatın içeriği ne olmalıdır? AB vatandaşlığı nedir, nasıl olmalıdır? Dünya vatandaşlığı nedir, nasıl olmalıdır? Bu kavram, anlayış ve öğretiler, henüz eğitim sisteminin bir parçası haline gelebilmiş değil. Türkiye olarak, AB’ye girmek isteyen bir ülkenin vatandaşı olarak ben Avrupa Birliği üyesi, AB vatandaşı bir Türk olmak istiyorum fakat acaba AB üzerinde yaşayan insanlar bu noktada mı? Ortak paydada eğitimler yapılıyor mu? Avrupa Birliği’nde bugüne kadar bunlar sağlanmış olmalıydı. Oysa biz bunu da aştık ve artık dünya vatandaşlığı müfredatından söz etmeliyiz diyoruz”
“Müfredatlarımıza, dünya vatandaşı olmanın özelliklerini koymalıyız, müfredatlarımızı bu özellikleri kazandıracak biçimde düzenlemeliyiz. Dünya Eğitim Fakültesi Dekanları Birliğinin bu konuda önemli başarılar sağlayacağına inanıyorum” diyen Enver Yücel, Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim, ülkem Türkiye, özellikle son on yıldan biraz daha fazla bir süredir AB kriterleri inşaatının bitmeyen bir şantiyesi haline gelmiştir. Ülkem, AB uyum yasalarından AB kriterlerine kadar bütün gereklilikleri yerine getirebilmek için canla başla çalışmaktadır. Fakat AB vatandaşı olabilme kavramı ve felsefesi, bir öğreti olarak eğer 54 yıl önce yerleşseydi ve onun eğitimine başlansaydı, Birliğe girişimiz herhalde bundan onlarca yıl önce gerçekleşmiş olurdu. Demek ki köprülere, araçlara ruh katmak zorundayız; birlikte yaşama kültürünü, öğretisini ve alışkanlığını sağlayacak çözümler aramalıyız” dedi.
"DOST DÜŞMAN AYRIMCILIĞINDAN VAZGEÇELİM"
“Hepinizin bildiği gibi psikolojide, benlik kavramının çalıştığı bir alan vardır: alturizm. Ödün verebilmek, şans tanımak, affetmek, ayrıştırıcı değil birleştirici bir bakış açısıyla birlikte yaşam kültürünü dünyada egemen kılmaktan başka çaremiz yoktur. Zaman; “sen benim düşmanımsın, sen benim dostumsun” ayrımcılığından vazgeçmek zamanıdır” diyen Yücel, “Bu noktada şu örneği vermek isterim: Biz, Türkiye’nin yönünün Batı olduğuna karar verdik ve bu istikamette çalıştık. AB’ye tam 54 yıl önce müracaat ettik ve ülke olarak, son on yılı aşkın bir süredir de AB’ye girmeyi öncelikli hedef sayarak müthiş bir gayret içindeyiz. Adaylık süresinin uzamasının, Türk halkının bu konudaki motivasyonunu bozmasından, isteğini azaltmasından hatta AB’ye olan güven duygusunu olumsuz etkilemesinden kaygı duyuyorum. Zaman zaman hem siyasetçilerimizin inancının azaldığını hem de Türk halkının, yoğun bir şekilde “ötekileştirildiği” duygusuna kapıldığını hepimiz açıkça görüyoruz. AB, acaba bizim farklı kültürümüzü bir medeniyet zenginliği olarak kabul etmiyor mu, diye sormadan edemiyoruz ve AB, bizi ötekileştiriyor mu sorusu sık sık aklımıza gelmiyor değil. Bunları mutlaka aşmalıyız” dedi.
ORTAK PAYDA SİYASETİ
AB’yi farklı kültürlere, medeniyetlere mensup insanların ortak payda yaşam alanı olarak gördüğünü belirten Enver Yücel, “Kültürlerin farklılığından bir bütünlük yaratan bu düşünce, ötekileştirme kavramını saf dışı bırakan bir düşüncedir. Benimsenmesi gereken siyaset, ‘ortak payda siyaseti’ olmalıdır” dedi.
"ÖĞRENCİ DEĞİŞİMİ BİR KÜLTÜR KÖPRÜSÜDÜR"
Eğitim alanında Erasmusa daha büyük katkı verilmesi ve öğrenci değişim programlarının daha çok desteklenmesi gerektiğini belirten Yücel, “AB Erasmus programları da buna büyük destek vermektedir. Öğrenci değişimi, kültür köprüsü oluşumunda çok önemli bir işleve sahiptir.
Artık; çocuklarımız ve gençlerimiz için sadece bu teknolojilerle ve öğretmenin sınıfta ders anlattığı geleneksel sistemdeki eğitimle yetinmemeliyiz. Yaşam, bütünüyle bir ders alanıdır. Bu nedenle yöneticilerimizin; başbakanların, cumhurbaşkanlarının, parlamenterlerin iyi birer örnek olmaları gerekmektedir. Teknolojik gelişimler ile yaşanan değişimler sırasında eğitim kitaplarımızdaki kötü söylemleri acilen kaldıralım. Biz kitaplarımızdan Türk-Yunan ortak tarihi ile ilgili düşmanlık söylemlerini kaldırmak gerektiğine inandık ve bu düşmanca söylemleri kaldırdık. Artik tüm dünyada ülkeler eğitim müfredatlarını teknolojik ortama taşımaktadır, bu vesileyle kötü söylemleri kaldırıp ortak paydalar üzerine eğilmeliyiz. İnsanlık olarak; bardağın boş tarafına değil dolu tarafına bakmalıyız. Ders kitaplar mutlaka temizlensin. Çocuklarımız; kitaplarında düşmanlığı değil, dostluğu okusun, eğitimlerinde ortak yaşama, ortak geleceğe inancı geliştirsinler” dedi.
Dünyada eğitime ayrılan kaynakların silahlanmaya ayrılandan fazla olduğu zaman daha yaşanabilir bir dünyadan söz edebileceğini belirten Enver Yücel, “Ülkemizin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da desteğiyle Üniversitem, bu konularla ilgili çok önemli bir belgesel gerçekleştirdi. Bu belgesel, bugün dünyanın birçok üniversitesinde izlenmekte ve birçok ülkenin televizyonlarında mesela ARTE Fransa, ARTE Almanya gibi kanallarda yayımlanmaktadır. Objektif bir bakış açısıyla; bütün medeniyetlerin, insanların ortak mirası olduğunu anlatan ve kavratan bu belgeseli yapmış olmaktan dolayı mutluyuz ve bu tür çalışmaların çoğalması ve eğitim sistemlerinde ortak müfredat haline getirilmesi gerektiğine inanmaktayız” dedi.
"VİZE UYGULAMASI KALDIRILSIN"
Bahçeşehir Üniversitesi’nin dünyada 3. nesil üniversite anlayışının öncülüğünü yapmak istediğini belirten Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, “Kampüs duvarları ile örülmüş bir üniversite anlayışı değil, kampüsü dünyaca kabul edilmiş bir üniversite anlayışı sürdürme azmindeyiz. Avrupa’nın birçok noktasında kampüsler açıyoruz. Fakat öğrenciler 3 ay eğitim gördükten sonra mutlaka geri dönmek zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla Türkiye’den öğrenci ve akademisyenler için uygulanan bu vizenin kaldırılması lazım. Dünyada artık böyle bir sorun yok. Bunu elbirliği ile aşmamız lazım” dedi.
AYRIMCILIK VE FRANSA ÖRNEĞİ
Politikacıların, siyasetçilerin, tarihte yaşanan bazı olayları iç politika malzemesi yaparak seçmenini mutlu etmek amacıyla düşmanlıkları besleyen ve destekleyen tutumlar içerisinde olmalarının üzücü olduğunu belirten Yücel, “Dostumuz Fransa’da maalesef böyle örnekler gördük. İnsanlığı ayrıştıran değil birleştiren ortak paydaların anlatılması ve sindirilmesine hepimizin ihtiyacı var” dedi.
SURİYE VE SURİYELİ COCUKLARA YARDIM KAMPANYAMIZ
Sürdürülebilirlik, öncelikle çatışmaların çözümünde önemli bir kavram haline gelmesi gerektiğini belirten Yücel, “Dünyanın herhangi bir yerindeki olumsuzluk bugün artık tüm dünyayı etkilemektedir. Türkiye’nin yanı başındaki Suriye’de yaşanan trajedi, sadece o ülkenin halkını acılara boğmakla kalmayıp dalga dalga hepimizi kuşatmaktadır. Biz bunlara ne şekilde pozitif bir yaklaşım yapabiliriz diye düşündük ve Bahçeşehir Üniversitesi olarak Suriyeli mülteci kamplarındaki çocuklara psikolojik danışmanlık ve yardım kampanyası başlattık. Bunun gibi projeleri el birliğiyle yapmak için her zaman çağrıda bulunuyoruz” dedi.
Yücel, Dünya vatandaşlığı perspektifi ile birlikte yasam kültürünü bireylerin hayata bakış açısı haline getirmek için çaba sarf etmeliyiz. Günümüz bilgi ekonomisinde en önemli meziyet, sosyal network haline gelmiştir, bu sebeple dünya vatandaşı olmak önemlidir. Birleşmiş Milletlerin ortaya koyduğu ve yürütülmesine ülkemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük katkılar sağladığı" Medeniyetler İttifakı Projesi"ne 130 ülkeden destek veriliyor olması, sevindiricidir. Bu alanda daha sık bir araya gelmeli ve daha çok işler yapmalıyız. İlişkilerde önceliği ve liderliği tabii ki politikacılar ve siyasetçiler yürütecektir ama biliyoruz ki halkların kaynaşması ve anlaşması, alınan bazı kararlardan daha önemlidir. Şu sözü çok beğenirim "Siyasetçiler toprak gibi çabuk ısınır ve soğur; halklar ise deniz gibidir, geç ısınır geç soğurlar" dedi.
Konuşmasının sonunda Enver Yücel, “Avrupa Parlamentosu çatısı altında konuşurken Türkiye-Avrupa Birliği bütünleşmesinin önemine vakıf olan Parlamento Başkanı Sayın Martin Schultz ile Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Komiser Sayın Stefan Fule’ye, olumlu çabalarından dolayı şükranlarımı sunuyor ve Türkiye için, ülkem için, yeni fasılların açılıyor olmasından ayrıca mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim” dedi.