İklim değişikliği ile hukuk arasındaki bağlantı genelde sanılandan daha güçlü. Hatta küresel ısınmanın, modernizmin insan-doğa ikiciliği ve hümanizmin insan üstünlüğü fikrinden kaynaklandığı rahatça iddia edilebilir. Bu felsefi temeller üzerinden yükselen burjuvazinin kurmuş olduğu kapitalist ekonomik düzen ve onun koruyucusu olarak ortaya çıkan modern devlet yapılanması bugünkü varoluşsal sorunumuzun kökenlerini oluşturmakta. Bu nedenle, bugün karşı karşıya olduğumuz iklim krizinin mevcut ekonomik, siyasal ve hukuksal düzen sorgulanmadan ve sınırlanmadan çözülmesi mümkün değil. Bunu yapmak ve bilim insanlarının kaldığını söylediği kısa zaman içerisinde toplumlarımızı yeniden doğanın ağlara dayanan yapısıyla uyumlu hale getirmek için anayasalcılık fikrini kullanmalıyız. Nasıl bir zamanlar burjuvazi kralların mutlak iktidarını sınırlamak için doğal hukuk teorisini ve hukukun üstünlüğü ilkesini kullandı, biz de bugün kuvvetler ayrılığını fiilen ortadan kaldırıp bir hegemonya kuran burjuvaziyi iklim adaleti çerçevesinde, yeşil ilkelerle ve yüksek mahkemeler aracılığıyla sınırlamalıyız. Bu kitap, yeşil anayasalcılığın neden zorunlu olduğuna ve nasıl hayata geçirilebileceğine dair bir fikir sunmanın yanında, bu kapsamda, şimdiye kadar dünya genelinde açılan iklim davalarında yüksek mahkemelerin verdiği kararları da inceliyor.
Tanıtım yazısını da içeren satış link de şu şekilde: https://www.hukukmarket.com/iklim-degisikligine-karsi-yesil-anayasalcilik.html