Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü ve Cambridge Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenlediği “OKB ve DEHB'de Kompülsif Davranış ve Dürtüsellik: Yeni Yaklaşımlar ve Tedavi için Çıkarımlar" konulu sempozyum Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde gerçekleşti. 16 Haziran 2012 tarihindeki sempozyum psikiyatr, nörolog ve klinik psikologların büyük ilgisiyle karşılandı.
Doç. Dr. Yeşim Korkut, açılış konuşmasında, Cambridge Üniversitesi ile Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü arasındaki işbirliği sürecinin önemini vurguladı; klinik psikoloji ve Psikanaliz için, nörobilim alanından gelen çağdaş görüntüleme tekniklerinin ışığında beyin-zihinsel süreçler arasındaki ilişkileri daha iyi kavramamıza yardımcı olan bilgilerin önemine işaret etti. Yeni gelişen Nöropsikanaliz alanının sağlayabileceği olanakları dile getiren Korkut, OKB spektrum bozukluklarına dair yeni bulguların, bir yüzyıl önce kendisi de bir nörolog olarak kariyerine başlamış olan Freud’un Obsesif Nevroz konusunda tamamen klinik gözlemlere dayanı düşüncelerinin bazılarının nasıl doğrulandığını gösterdi.
Profesör Naomi Fineberg konuşmasına obsesif-kompülsif bozukluk (OKB) ve OKB ile ilişkili hastalıkları içeren OKB spektrum bozukluklarına dair güncel durumu özetleyerek ve psikiyatrik hastalıkların sınıflama kitabı DSM-5’te öngörülen yeni klinik sınıflamalarla ilgili bilgiler vererek başladı. Davranış sorunlarını anlamada nöropsikolojik endofenotip kavramının önemini ve kognitif testler, görüntüleme gibi yöntemlerle OKB’de beyin-davranış ilişkinin nasıl araştırıldığını Cambridge Üniversitesi’ndeki ekibiyle birlikte yaptıkları çalışmalar ışığında aktardı. Yakın zamanda yapılan beyin bağlantısallık analizi araştırmalarında OKB spektrum bozuklukları ve madde bağımlılığı arasında benzer beyin sistemlerinin etkilendiğine dair bulguları sunan Prof. Fineberg impulsivite ve kompülsivite kavramlarının ortak fizyopatolojisine dair araştırmaların çeşitli görüngüleri içeren ve heterojen yapıda olan bu hastalıkların tedavisinde önemli katkı sağlayacağını belirtti.
Dr. Sharon Morein Zamir, OKB’de etkilenen nörokognitif istemleri özetledi ve beyin işlevlerinin çalışılmasına dair yanıt inhibisyonu örneği üzerinden nöropsikolojik değerlendirmenin ve beyin görüntüleme çalışmalarının nasıl modellendiğini anlattı. OKB’de nöropsikolojik işlevlerin duygular ve motivasyon gibi etmenlerle nasıl değişim gösterdiğini ve bu hasta grubunda yaygın olan ek depresyon tanısının beyin işlevlerini nasıl etkilediğini Cambridge Üniversitesi’nde yapılan son araştırmaların bulgularıyla sundu. Konuşmasının son bölümünde de erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) hastalarında nöropsikolojik olarak impulsivitenin nasıl değerlendirildiğini ve kompülsiviteyle kesişen beyin sistemlerini yeni beyin görüntüleme çalışmalarının bulgularıyla birlikte tartıştı.
Doç. Dr.Metehan Irak, metakognisyon ile ilgili tanıtıcı bilgilerden sonra bu kavramın psikopatolojide ve deneysel araştırma modellerinde nasıl incelendiğini anlattı. OKB’de dikkat ve bellek mekanizmalarını etkileyerek davranışların değişiminde metakognisyonun rolünü açıkladı ve Bahçeşehir Üniversitesi Beyin ve Biliş Araştırma Merkezi’nde yürütülen araştırmaların verileriyle OKB’de metakognisyonun beyin mekanizmalarıyla etkileşimine dair bilgiler verdi. Metakognisyon temelli terapiler ve diğer tedavi yöntemlerinin beyin sistemlerini nasıl değiştirdiğini ve “bilme hissi” ile beyin mekanizmalarının ilişkisini görüntüleme çalışmalarının verileri eşliğinde tartıştı.
Dr. Ulrich Müller, erişkin DEHB’de klinik özellikleri ve çok yönlü tanısal değerlendirmenin önemini vurgulayarak konuşmasına başladı. Nöro-gelişimsel bir bozukluk olan DEHB’nin çocukluk çağında ve erişkin dönemde diğer psikopatolojik durumlarla ilişkilerini açıklayan Dr Müller, DEHB’nin seyrinde impulsivitenin önemini beyin görüntüleme çalışmalarının verileriyle birlikte aktardı. DEHB’de ilaç tedavisinin hastalığın seyrine etkilerini, madde bağımlılığı ve depresyon gibi ek hastalıkları önleyici etkilerini anlattı ve impulsiviteyle ilişkili diğer hastalıklarda beyin kimyasında gözlenen değişimlerin verilerini sundu. Son olarak stimülan ilaçların klinik durumlar dışında kullanımı ile ilgili tartışmalar ve psikoterapi yöntemlerine dair bir çerçeve sunarak konuşmasını tamamladı.
Sunumların sonunda Dr. Muzaffer Kaşer'in moderatörlüğünde tüm konuşmacılarla birlikte genel tartışma yapıldı. Katılımcıların soruları ve katkılarıyla zenginleşen sempozyum benzer etkinliklerin tekrarlanması ve Cambridge Üniversitesi ile işbirliğinin devam etmesi dilekleriyle sona erdi