07 Ağustos 2020
Hilmi Hacaloğlu
İSTANBUL —
Türkiye, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in devreye girmesiyle 21 Temmuz’da ilan ettiği NAVTEX’i (seyrüsefer bildirimi) beklemeye almış; Yunanistan ve Mısır’la anlaşmazlık yaşadığı bölgede sismik araştırmalar yapacak olan Oruç Reis gemisini Antalya’ya çekmişti. Ancak 6 Ağustos’ta Mısır ve Yunanistan arasında, deniz yetki alanlarının sınırlandırması anlaşmasının imzalanması üzerine Türkiye yeni bir NAVTEX ilan etti.Temmuz sonunda sakinleşen Doğu Akdeniz’de sular yeniden ısınmaya başladı.
Türk Deniz Kuvvetleri Seyir Hidrografi ve Oşinografi Daire Başkanlığı, 10-11 Ağustos tarihlerinde Türk savaş gemilerinin atış eğitimi yapacağını duyurdu. Eğitim sahasının bir bölümü Türkiye ve Yunanistan’ın kendi deniz alanı ilan ettiği bölge sınırları içinde kalıyor.
Erdoğan: ‘‘Yunanistan sözünde durmadı biz de sondaj çalışmalarına başladık’’
Bugün Cuma namazını Ayasofya Camii’nde kılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu girişimi doğruladı ve Merkel’in girişimiyle başlayan Türkiye-Yunanistan-Almanya görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı, ‘‘Bakın Merkel benden ricada bulundu. Buradaki sondaj çalışmalarını durdurursanız benim işimi kolaylaştırırsınız dedi. Ben de, ‘Eğer siz Yunanistan'a güveniyorsanız, diğerlerine güveniyorsanız biz 3-4 haftalığına ara veririz. Ama ben bunlara güvenmiyorum. Göreceksiniz bunlar sözünde durmayacaklar’ dedim. Nitekim öyle de oldu. Biz bu arada da Yunanistan ile onların kendi Dışişleri Bakanı, danışmanları benim dışişleri bakanım danışmanlar üçlü görüşmeler başlattılar, Almanya - Yunanistan - Türkiye arasında. Bu sözde durmayınca şimdi ne olacak? Biz sondaj çalışmalarına hemen başladık. Barbaros Hayrettin'i de görevine gönderdik. Sözlerinde durmuyorlar’’ dedi.
Erdoğan’ın sözünü ettiği Barbaros gemisi 30 Temmuz’da ilan NAVTEX uyarınca Kıbrıs adasının doğusunda KKTC’nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na verdiği sahada çalışmalar yapıyor.
‘‘Yunanistan ile Mısır arasında yapılan bu anlaşmanın hiçbir kıymet-i harbiyesi yok’’
Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan ile Mısır’ın imzaladığı antlaşmayı Türkiye ve Libya’nın ‘’deniz alanlarını gaspı’’ olarak yorumlamış ve ‘’yok hükmünde’’ bulduklarını açıklamıştı.Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu anlaşmayı Türkiye’nin tanımadığını söyledi.
Erdoğan, ‘‘Yunanistan ile Mısır arasında yapılan bu anlaşmanın hiçbir kıymet-i harbiyesi yok. Niye yok? Şimdi bir defa buralara baktığımız zaman özellikle Yunanistan'ın yani Libya ile ilgili olarak buradaki kıyıdaş olma konusunda bir alakası var mı? Ne işi var orada? Mısır'ın bir alakası var mı? Yok.
Biz Libya ile böyle bir anlaşmayı yaptıktan sonra bunların hepsi bunların üzerine atladılar. Şimdi bize oralardan gelen bilgiler de, ‘Biz bunu size karşı yapmış değiliz’ gibi bilgileri de bize yansıtıyorlar. Olsa da olmasa da biz şu anda Libya'yla yapmış olduğumuz anlaşmayı kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.
Bizler burada özellikle deniz yetki alanlarında hiç hakkı hukuku olmayanlarla buraları görüşmeye bile gerek duymuyoruz’’ diye konuştu.
Prof. Doster: ‘‘Ankara, Şam ve Kahire ile anlaşsa Doğu Akdeniz’de elini güçlendirir’’
Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Barış Doster, AKP hükümetinin Abdülfettah Sisi liderliğindeki Mısır’la yaşadığı sorunların Türkiye aleyhinde sonuçlar doğurduğu görüşünde.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Profesör Doster, ‘‘Türkiye aslında Suriye ve Mısır iç siyasetinde taraf olmanın bedelini ödüyor. Bu maalesef iktidarın Müslüman Kardeşler örgütüne beslediği muhabbetten kaynaklanmakta. Ankara, Kahire ve Şam’la ilişkileri düzeltse onlarla da Libya’yla imzaladığı gibi deniz yetki alanlarına ilişkin mutabakat muhtırası imzalasa, Doğu Akdeniz’de eli çok güçlenir. Türkiye, Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölge (MEB) ilan etmedi. Artık daha fazla gecikmemeli. Mısır ve Yunanistan’ın, bundan da cesaret alarak anlaştıkları aşikar. Türkiye’nin Yunanistan’la yürüttüğü müzakereden sonuç alınmayacağı ortadayken Oruç Reis gemisi geri çekildi, bu durum Yunanistan ve Mısır’a ortam sağladı. Türkiye güvenilirliğini daha fazla yitirmek istemiyorsa zikzaklı politikalardan vazgeçmeli’’ değerlendirmesinde bulundu.
‘‘Bölgeye sismik araştırma ya da sondaj gemisi gönderilmeli ve MEB ilan edilmeli’’
Türkiye Libya arasında imzalanan deniz yetki antlaşmasının mimarı olmasına rağmen, geçen aylarda Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı’ndan istifa eden Emekli Tümamiral Cihat Yaycı’nın başkanlık görevini üstlendiği Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (BAUDEGS) de bir açıklama yayınlayarak hükümete münhasır ekonomik bölge ilan etmesi çağrısında bulundu.
BAUDEGS açıklamasında ‘‘Yapılan antlaşmanın Türkiye’nin hukuki haklarını gasp ettiği ortadadır. Münhasır ekonomik Bölgenin bize ait olduğunu göstermek için bölgeye askeri gemi göndermek anlamlı bir çözüm yolu değildir zira askeri gemiler her yerde özgürce eğitimlerini yürütebilmektedir. Bu bölgenin bize ait olduğunu göstermek ve haklarımıza sahip çıkmak için ivedilikle bölgeye sismik araştırma ya da sondaj gemisi göndermek gerekmektedir. Ayrıca, en önemlisi ise hiç vakit kaybetmeden İsrail ve Lübnan ile de antlaşma yapmışçasına Doğu Akdeniz’de ivedilikle MEB ilan edilmelidir’’ ifadelerine yer verildi.