Siyaset Okulu Son Buldu
HLO'nun düzenlediği Siyaset Okulu bu hafta son programını gerçekleştirdi. Programda bu kez politikada nükteden, Türkiye'de kanun yapma sürecine kadar birçok konu konuşuldu.
Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından düzenlenen Siyaset Okulu programının on dördüncü ve son haftasında; T.C. Iğdır Milletvekili, Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi Başkanı Dr. Sinan Oğan, T.C. Zonguldak Milletvekili, TBMM Eski Başkanı Kültür ve Milli Eğitim Eski Bakanı Köksal Toptan, Şanlıurfa Belediye Başkanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba, T.C. Eski Milletvekili Nazif Okumuş T.C. İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’nin değerli katılımlarıyla, Türk Cumhuriyetleriyle İlişkiler ve Bölgesel Gelişmeler, Türkiye’de Kanun ve Yasa Yapma Süreci, Şanlıurfa’nın Dünü, Bugünü, Yarını, Politikada Nükte, Türkiye’de Siyaset ve Medya İlişkileri konuları tartışıldı.
Katılımcılar özetle şunları söyledi:
SİNAN OĞAN
“Türk Cumhuriyetleri, şu anki durumda Türk siyasetinde düşmüş durumda… Türk Cumhuriyetleri bugün Türk siyasetinin öncelikli konularından değil... Bu durum yanlıştır. Türk Cumhuriyetleri, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar uzanan bir coğrafya… Türk Cumhuriyetleri Sovyetlerin yıkılmasıyla,1991 yılında yeniden kurulmuştur. Şu an Türk Cumhuriyetleri’nin öneminden neden bahsediyoruz? Türk Cumhuriyetlerinden en yakın olan sınır komşumuz Azerbaycan, bir millet iki devlet olarak gördüğümüz, ilişkilerimizin iyi olması gerektiği bir devlet… Türkiye’de dış politikada karar alıcıların, uzun vadeli stratejilerden uzak olması önemli bir problemdir.”
KÖKSAL TOPTAN
“Peş peşe gelen darbeler demokrasiyi olumsuz etkilemiştir. O çerçevede yasa yapma konusunda Türkiye çok önemli sıkıntılar çekmiştir. Bu yüzden yeni bir anayasaya kesinlikle gerek var. Ben o yasaklar döneminde bile kıyıdan köşeden de olsa gazetelere bu yönde beyan vermiş, seçim bölgelerinde dile getirmiş bir insanım. O dönemden bu yana fikrim değişmedi. Psikolojik olarak bu çağ Türkiye’sine yakışan bir anayasayı yapmalıyız. Mutabakat ve uzlaşıyı sağlamalıyız. Ne yazarsa yazsın aksayan taraflar daha sonra da düzeltilir. Ama 1982 Anayasası ne zaman yapıldı diye sorduğumuzda, darbe zamanında yapılmış olması Türkiye’ye yakışmaz.”
AHMET EŞREF FAKIBABA
“Belediye Başkanı olmak halk ile iç içe olmak demektir. Belediyeye toplantılar için gideceksin ve devamlı insanlarla olacaksın böylelikle sorunları yerinde çözümleyeceksin. Türkiye’de hep üstten gelen siyasetçiler olduğundan dolayı birçoğu unutulur gider. Siyasette üstten gidip lobi yaparak değil, siyasetinde üstünde halk için iyi şeyler yaptığını, yapabildiğini göstermek, onları buna inandırmak ve sonucunda beraber çalışarak daha büyük işler başarmaktır. Başarının temelinde takım ruhu vardır. Ne verirseniz onu alırsınız. Hayatın kendisi budur. Bir şeyi yapabilirsiniz ama önemli olan onun sürdürülebilir olmasıdır. Siz hiç bir şey yapmasanız bile sürdürülebilir bir iş yapıyorsanız kazanırsınız.”
NAZİF OKUMUŞ
“Siyasette nükte, esprilerle neticeye giderek yaşama sevinci oluşturmaktır. Her şeyin başı yüzdür yüz kalbin aynasıdır. Yüz insanın karakterini kaba bir şekilde karşısındakine verir , “gülmesini bilmeyen dükkân açmamalıdır” sözünden de anlaşıldığı üzere. Baskıcı rejimlerde dahi mizah insanın içindeki vicdanın içindeki hürriyetin çocuğudur. Kasım Gülek, Osman Bölükbaşı, nükteleriyle kendilerini anlattılar ve unutulmadılar. Dünya’ya baktığımızda, Lincoln zeki ve nüktedandır. Mustafa Kemal ciddi bir devlet adamıydı ama nükteden de hoşlanırdı.”
OKTAY EKŞİ:
“Siyaset emrediyor ve basın dünyası da buna uymaya devam ediyor. Bu çarpık anlayış gösteriyor ki siyaset ile medya arasındaki hiyerarşik ilişki cok eskilere dayanmaktadır. Ayrıca devam eden süreçte bu durumun başka bir etkisi de “tabiilik” anlayışını benimsemiştir medya. Padişahları, sadrazamları öven bir şekilde gelişmeye devam etmiştir. Bu anlayış Cumhuriyet döneminde de etkili olmuştur. Benim yazarlığa başladığım dönemde de öne çıkan kişilerle konuştuğumuz zaman memleketin sorunlarını tartıştık bize başka emriniz var mı? diye sorardık. Bu utanç verici bir durumdur. Ben meslektaşlarımla konuştuğum zaman bu meslek eskiden ne kadar da iyiydi derler ama öyle değildir. İlk onaysız gazete Hürriyet’dir. İlk defa halka dayanarak yayın yapmayı istemiştir ve bu alanda cok da başarılı olmuştur. Doğruca okuyucuya dayanarak oluşmuş bir yapı ilk defa ortaya çıkmıştır. Siyasete bağlı bir medya yürütürseniz sadece yönetenlere yönelik iş yapmış olursunuz.”