"Türkiye'de Parlamenter Sistemin Sorunları" Siyaset Okulu'nda Tartışıldı
Siyaset Okulu programının onuncu haftasında siyasette liderlik, demokrasi kültürü, Avrasya’ya küresel bakış, Türkiye’de parlamenter sistemin sorunları, Arap Baharı ve Rusya seçimleri konuları ele alındı.
Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından düzenlenen Siyaset Okulu programının onuncu haftası, AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer, Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver, T.C. Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Hurşit Güneş, Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın’ın değerli katılımlarıyla devam etti. Siyasette liderlik, demokrasi kültürü, Avrasya’ya küresel bakış, Türkiye’de parlamenter sistemin sorunları, Arap Baharı ve Rusya seçimleri konuları ele alındı.
Mahir ÜNAL:
"Siyasetçi ya varsayımlar üzerinden günlük olarak konuşur, ya da gerçek anlamda vizyon, kendisine misyon ve buna uygun önemli bir pozisyon alır. Siyaset gerçeklik üzerinden yapılmalıdır. Gerçeklik özneldir ve karşıdakinin anladığıyla sınırlıdır. Kişiye has olan bu değer yanlış anlaşılırsa kötü sonuçlar doğurabilir. Siyasetçi siyaseti gerçekliğe uyarak, o uygunluğa yönelik bir pozisyon alarak yapmalıdır. Siyasal iletişim dili giderek kullanılan dile, kullanılan dil zihin içerikliğine, zihin içerikliği de inanç ve kabullenmeye dönüşürse çatışmalar ve krizler meydana gelir."
Prof. Dr. Yılmaz ESMER:
"Kültürel değerlerle yapı ilişkisi lastik banda benzer, oraya buraya çekilir ama bırakıldığı zaman olduğu şekle geri döner. Bir ülkede yeterli sayıda demokrat olmazsa demokrasi de olmaz. Bizde çok bol olan kendine demokratlardan bahsetmiyorum. Önemli olan sürdürülebilirliktir. Sürdürülebilirliği anayasayla sağlamak kolay olmuyor. Anayasanın her cümlesine ‘herkes demokrat olacak.’yazılsa bile bu sağlanamaz. Dünyanın en demokrat ülkesi İngiltere de anayasa yok."
Dr. Akkan SUVER:
"Avrasya oluşurken Komünist blokta yer alan ülkeler yirmi bir yıl önce bağımsızlıklarına kavuşmuş ve kendilerini birdenbire küresel ekonominin ve liberalizmin merkezinde bulmuşlardır. Yirmi ikiden fazla ülkenin 1992 yılından itibaren coğrafyalarının değişmesi ile Avrupa Birliği bu ülkelerin gelişimlerinin ilerlemesi için onları şemsiyesi altına almıştır. Avrupa Birliğinde olmayan Orta Asya ya da Kafkasya’da bulunan diğer yerler için ise Rusya savaşını sürdürmektedir. Avrasya oluştuktan sonra, Türkiye’nin en büyük görevinin partner/ ortak ülke olmaktır."
Prof. Dr. Hurşit GÜNEŞ:
"Liderler son derece güçlüdür. Liderlere kendi parti içinde isyan eden çıkamaz. Liderlerin bu gücü bir ölçüde dengelenmek zorundadır. Bu yüzden de başkanlık sistemi olmamalıdır. Oysa bugün başkanlık sistemi düşünülüyor. Başkanlık sisteminde başkanı doğrudan halk seçer dolayısıyla halkın çoğunluğundan aldığı güçle daha güçlü olur. Parlamenter sistemde yürütme yasamanın içinden seçilir. Burada da parlamento yürütmeyi sürekli denetler. Bundan çok rahatsızsanız, az gücüm var diyorsanız başkanlık sistemine geçersiniz ve daha güçlü hale gelirsiniz. İki sistem arasındaki temel fark budur."
Prof.Dr. Mesut Hakkı CAŞIN:
"Arap ülkelerinde zincirleme bir fraksiyon görülmektedir. Hiçbir rejim zorbalıkla ve halkın desteği olmadan ayakta kalamaz. Türkiye’nin konumundan dolayı çok dikkatli olması gerekir, oluşabilecek İsrail-İran gerginliğinden Türkiye’nin lehine bir durum oluşmayacaktır. Türkiye Libya olayında iyi bir diplomasi örneği göstermiştir ayrıca Milli Harp Sanayisi’nde de önemli adımlar atmıştır, Türkiye bu konuda Dünya’da 12. sıradadır. Arap Baharı kaçınılmazdır ve geri dönülemez bir bahardır. Mısır’da da süratli bir değişim yaşanmakta ve kriz devam etmektedir. Buna ek olarak buradaki ideolojik rejimden İsrail’in çok rahatsızlık duymaktadır."