Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından düzenlenen Siyaset Okulu 8 programının dokuzuncu haftasında Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır, CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihad Matkap, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Çelik, T.C. İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin katılımlarıyla kent bilgi sistemi, anayasa konusuna farklı bakış ve yapılan çalışmalar, siyaset ve iş dünyası, Türkiye’nin batılılaşma serüveni, çalışma hayatı ve sendikalar konuları tartışıldı.
Katılımcılar özetle şöyle konuştu:
MUSTAFA DEMİR:
"Bir şehir yönetiyorsanız, o şehri en iyi bilen kişi olmalısınız. Kent Bilgi Sistemi tam da bu işe yarar; şehrin hem ekonomik hem de idari olarak bilgisayar ortamına taşınmış halidir. Web tabanlı bu sistemi sayesinde sadece vatandaşlık numarası ile bize başvuran bir kişinin, belediyecilik anlamında gerekli tüm bilgilerine ulaşabiliyoruz. Bu sistem sayesinde vatandaş günlerce beklemekten kurtuluyor ve anında talebine cevap alıyor. 2 yıllık bir çalışmanın ürünü olan Kent Bilgi Sistemi’nde 600.000 klasörlük tapu, mülk sahipleriyle belediye arasındaki yazışmalar, mülk sahiplerinin sosyal faaliyetlerine kadar hizmet için gerekli olan tüm bilgiler mevcuttur."
MEHMET ŞANDIR:
"Yeni bir anayasa yapılmasını elzem görmemizin temel sebebi; anayasayı durmadan kurcalayarak Türkiye’nin 21.yy’ı karşılayan lider ülke olamayacağı kanısındayız. Bir yanda açlık bir yanda saltanat sürüyorsa bunun adı sosyal devlet olamaz. Biz sosyal hukuk devletini öngörüyoruz. Resmi dil ve bayrağımızın tartışılmazlığı bizim ortak paydamız. Toprakların bütünlüğü milletin birliği bizim önceliğimizdir. Bu ilke ve prensiplerle MHP olarak biz 2012 yılında toplumsal mutabakat sağlama adına yeni bir anayasa yapılmasına evet demekteyiz. Anayasalar kutsal metinler değildir asla değiştirilemez diye bir şey yoktur. İhtiyaçlar doğrultusunda değişebilir. Anayasalar oy çokluğuyla yapılmaz parmak esasıyla yapılmaz oy birliğiyle yapılır."
NİHAD MATKAP:
"Türkiye muhafazakârlaştıysa ki son dönemde öyle oldu bu da demek oluyor ki iltica riski azalmıştır. Dünyadaki gelişmeler dolayısıyla da iltica olasılığı azalmıştır. Ortadoğu’daki gelişmelerden bahsedersek: Mısır’da Libya’da demokratik anlayış yer almaya başlamışsa ve partiler kurulmaya başlanmışsa ve bu partiler yönetime geliyorsa ayrıca başkaldırı kültürü gelmişse onun yerleştiği yere muhakkak demokrasi gelecektir. Laikliği barındırmalısınız demokrasiyi işletmek için ona ihtiyaç vardır."
MEHMET ÇELİK:
"En muhafazakâr kişiler bile elindekileri korumak amaçlı değişmek, gelişmek zorundadırlar. Yuvarlak bir Dünya’da batı ve doğu kavramları görecelidir ve bu durumun kendimizi merkez almak ile kendimizi nerede gördüğümüz durumları ile değişebilmesi mümkündür. Batının kendini merkez görmeye başlaması Roma’da başlamıştır, Helenistik dönemde ise batının ezberi bozulmuştur çünkü İran’da neler olduğunu görmeye ve batının doğuya karşı merakının daha sonra kolonicilik, sömürgecilik boyutuna ulaşacak derecede arttığı görülmüştür. Batı Ortaçağ boyunca Doğu Medeniyeti’nden oldukça geridir ve sonunda Oryantalizm doğmuştur. Onlara nasıl yetişiriz mantığıyla batı doğunun kültürel, dini ve edebi eserlerini incelemeye başlamıştır. Medeni olmak bir durumdur, bir ideoloji değildir. İstikbalin göklerde olduğu kadar köklerdedir."
SÜLEYMAN ÇELEBİ:
"Sendika dediğimiz zaman yalnız ekonomik olarak alanı çizilen bir mücadele akla geliyor ama bize göre demokratik bir mücadele de veren baskı unsurudur. Özellikle Avrupa’da sendikal mücadele çok daha eskiye dayanmaktadır. Türkiye’de haklar tepeden indi şeklinde bir inanış var ama böyle olmadı; çok ciddi bedeller ödendi. 12 Eylül bir dönüm noktasıdır. Yeni dünya düzeni dediğimiz küreselleşmeye dayalı bir sistem geldi. Abluka altına alınmış sendikal hareket ve örgütsüz toplum temel problemdir. Örgütlü toplum olsa Türkiye bu kadar rahat dizayn edilemez. En temel sorun nedir diye sorarsanız; Türkiye’de hukuk yok, adalet yok. Hukukun olduğu yerlerde bunların hepsini çözeriz. Güneşin battığı yerden güneşin doğduğu yere kadar hukuk mücadelesi vermemiz gerektiğine inanıyorum. Hak özneleri ortadan kaldırılmışsa geri kalan her şey teferruattır."