Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Özer başkanlığında sürdürülen Edirne Yeni Saray kazısı NTV Tarih Dergisi tarafından “Anadolu Tarihini Aydınlatan 11 Önemli Kazı”dan biri olarak seçildi.
“Anadolu Tarihini Aydınlatan 11 Önemli Kazı”dan biri olarak seçilen ve Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Özer başkanlığında sürdürülen Edirne Yeni Saray kazısında çok önemli kalıntılara ulaşıldı. Saray mutfağının yani matbah-ı amirenin en önemli tesislerinin başında gelen mutfak ocakları ortaya çıkarıldı. Çıkan kalıntılara göre; Topkapı Sarayı'nın bölümleri gibi burada da ocaklı bölümler olduğu anlaşıldı.
HEDEF GELECEK KUŞAKLARA AKTARMAK
Kazı başkanı Doç. Dr. Mustafa Özer yaptıkları çalışmalarla ilgili şunları söyledi:
"2009 yılından bu yana, kalabalık bir ekiple yürüttüğümüz Edirne Sarayı kazı çalışmalarının sahadaki uygulamaları, hava koşulları ve ekip üyelerinin akademik görevleri nedeniyle yaz mevsiminde sürdürülmektedir. Saha çalışmaları dışında kalan sürede ise; arşiv, laboratuar ve ofis çalışmaları yürütülmektedir. Bugüne kadar önemli mesafelerin alındığı bu çalışmalarda ağırlık; özellikle Saray Mutfağı (Matbah-ı Amire) ile Kum Kasrı Hamamı ve çevresine verilmiştir. Bu çalışmalar sırasında, Saray’ın alt yapısına ilişkin önemli veriler (temiz ve atık su sistemleri ile sur kalıntıları) ortaya çıkarılmıştır. Bu planlama yapılırken de, kısmen de olsa mevcut olan ve acil müdahale gerektiren bu yapıların tamamen yok olmadan konservasyon ve restorasyonlarının yapılarak gelecek kuşaklara aktarılması hedeflenmiştir. Bu bağlamda, rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlatılan Saray Mutfağı (Matbah-ı Amire) ile Kum Kasrı Hamamı’nda kazı çalışmalarına paralel olarak konservasyon ve restorasyon çalışmalarına başlanmıştır. İklim koşulları ve bazı teknik nedenlerle ara verilen bu çalışmalar tamamlandığında, Edirne Sarayı’nın iki önemli yapısı (Matbah-ı Amire) ve Kum Kasrı Hamamı harap olmaktan kurtarılmış olacak ve karakterine uygun verilecek işlevlerle de hem Edirne’nin ve hem de ülkemizin kültür ve turizmine ciddi katkılar sağlayacaktır. Edirne’nin Osmanlı topraklarına katıldığı 1361 yılından 20. Yüzyıl başlarına kadar yoğun bir kullanıma sahne olan ve 100 civarındaki yapıdan oluşan Edirne Sarayı’ndan günümüze yalnızca 10 civarında yapı ulaşmıştır. Sağlam olduğu dönemlerde 6.000’i görevli olmak üzere toplam 40.000 civarında bir nüfusu bünyesinde barındıran Edirne Sarayı’nda; 18 Hamam, 8 mescit, 17 kasır başta olmak üzere değişik işlevli onlarca yapının olduğu bilinmektedir.
ATEŞE VERİLİP YAKILDI
Saray-ı Cedide Amire'nin Edirne’nin Sarayiçi olarak adlandırılan bölgesinde, Tunca Nehri’nin batısındaki alanda, II. Murad’ın saltanatının son yıllarında, 1450 yılında inşa edilmeye başlandığını söyleyen Özer sarayla ilgili şu bilgileri verdi:
"Özellikle II. Mehmed zamanında pek çok yapısı inşa edilen ve bünyesinde çok farklı işlevli yaklaşık 100 civarında yapıyı barındıran bu saray, oldukça geniş bir alana yayılmaktaydı. 19. yüzyıl sonlarından itibaren, özellikle Balkan ve Osmanlı- Rus savaşları sırasında önemli ölçüde tahrip olan ve pek çok yapısı yıkılan saraydan günümüze az sayıda yapı (Matbah-ı Amire, Babüssade, Cihannüma Kasrı, Kum Kasrı Hamamı, Adalet Kasrı, Fatih Köprüsü, Kanuni Köprüsü, Av Köşkü, Su Maksemi, Namazgahlı Çeşme, vd.) ulaşmıştır. Günümüze ulaşabilen bu yapılardan bazıları harap durumda iken, bazıları da onarımlarla varlığını sürdürmektedir. Ruslar’ın 22 Ağustos 1829 yılında Edirne’yi istilası sırasında tahrip olan ve onarılan Yeni Saray, bu sıralarda cephanelik olarak kullanılmaktaydı. Ruslar’ın 1874’te yeniden Edirne’ye saldırısı üzerine, dönemin yetkili komutanlarının emriyle cephanelik olarak kullanılan ve ateşe verilen saray yapıları büyük oranda yıkılmış ve çok az bir bölümü ayakta kalabilmiştir. 1867'de Sultaniye yatı ile Avrupa gezisine başlayan Sultan Abdülaziz'in gidiş yolu Tolulon'dan sonra Paris ve Londra olmuştu. Dönüş yolunda Sultan'ın Edirne'den geçme olasılığı üzerine özellikle Cihannüma Kasrı'nda bazı onarım ve eklemeler yaptırıldı. Oysa dönüş, Belçika-Koblenz-Prusya-Viyana-Budapeşte'den geçilerek, Tuna Nehri'nden vapurla yapıldı. 1875 yılında, Ruslar'ın Edirne'yi işgal edeceği haberi üzerine, cephanelik olarak kullanılan Edirne Yeni Saray yapıları, cephanenin Ruslar’ın eline geçmesine imkan vermemek için, dönemin Edirne Valisi Cemil Paşa’nın emriyle ateşe verilmiştir. Böylece, günlerce süren patlama sesleri ile büyük tehlike içinde kalan Edirne Yeni Saray, harabeye döndü. Sarayın yangını üç gün sürmüş, sarayın yanmayan bölümlerindeki değerli parçalar, arta kalan çiniler Vali Rauf Paşa tarafından bazı yabancı devletlerin temsilcilerine bağışlanmıştır."
İSTANBUL'UN FETHİ PLANLARI BURADAN YAPILDI
Edirne’de doğan ve çocukluk yılları burada geçen II. Mehmed’in İstanbul’un fethi planlamasını ve hazırlıklarını bu saraydan yaptığını söyleyen Özer kazıyla ilgili "Son yıllarda TBMM Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin kurumsal destekleriyle sürdürülen kazı, onarım ve koruma çalışmalarında her geçen gün daha hızlı adımlar atılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda, Saray yapılarından Adalet Kasrı, Cihannüma Kasrı ve Su Maksemi ile Av Köşkü’nde de rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanmasına yönelik çalışmaların ardından söz konusu yapıların restorasyonlarının gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Böylece, hiç olmazsa, Edirne Yeni Saray’ın günümüze ulaşabilen az sayıdaki yapılarının yeniden hayat bulması sağlanmış olacaktır." dedi.