Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından bu yıl sekizincisi düzenlenen Siyaset Okulu programının ikinci haftasında, Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Nazlı Ilıcak, Enerji ve Tabi Kaynaklar Eski Bakanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, T.C. İstanbul Milletvekili Atila Kaya, CHP Eski Genel Başkanı Altan Öymen, A&G Araştırma Şirketi Başkanı Adil Gürün katılımlarıyla; darbeler, davalar ve askeri vesayetten, enerji kaynaklarının önemine, sporun siyasetteki rolünden, Türkiyenin demokrasi serüvenine ilişkin birçok konuya değinildi.
Programdan satırbaşları şu şekilde;
NAZLI ILICAK:
Bir siyasi iktidar ne kadar yanlışlıklar yaparsa yapsın, bunun çözümü sandıkta olmalıdır. Bir demokratik sistemin içinde olduğumuzu unutmamak gerekir. 60 darbesinde gelen anayasa özgürlükleri kısıtlamıştır. Biz eğitimliyiz bizim bildiğimiz olur demek yerine kararın halka, milli iradeye bırakılması gerekir. Adnan Menderesi astılar ama bugün hala öldüremediler. Yeni Menderesler geliyor ancak halkın seçmediklerini zorla getiremezsiniz. TSKnın cumhuriyeti biz kurduk biz koruyacağız demesi yasalara aykırıdır. Demokrasinin tehlikeye düştüğüne meclis karar vermelidir.
Dr. MEHMET HİLMİ GÜLER:
Enerji görüldüğü gibi olmayan bir sektör ve kurumdur. Enerjinin bir anda kaybolduğunu düşünün; taş devrine döneriz. Dünyada enerji yolları, enerji kaynakları son derece büyük önem arz ediyor. Enerji ilişkileri, enerji diplomasisi adı altında anılıyor. Enerjide iki kere iki dört etmiyor, hiçbir şey gördüğünüz gibi değil, çok karışık ilişkilerin olduğu bir alan. Petrol doğalgaza göre çok daha şeffaf bir yapıya sahip, doğalgazı bazı ülkeler zaman zaman silah olarak da kullanabiliyor. Kaynakları kullanırken çevreyi de düşünmeliyiz. Enerji çevre gıda üçlüsü olarak ele almakta yarar var buna trilemma diyebiliriz. Geçtiğimiz dönemde kuralları daha açık ortaya koymuş petrol kraldı ama şimdi doğalgaz daha önde. Hidrojen enerjisi geleceğin enerjilerinden biri olacak hatta lobiler izin verirse petrolle yer değiştirecek. Güneş enerjisi her zaman için tabi bir enerji kaynağıdır. Bunların hepsi birbirinden farklı gelebilir size ama doğalgazın payını bunlarla azaltırsak, hem çevreyi koruma hem de dışa bağımlılık açısından karda oluruz. Enerji konusu pek çok saha ve sektörle iç içe olan yapı arz ediyor.
ATİLA KAYA:
Spor bugün çok geniş kitleleri ilgilendiren bir alan durumundadır. İnsanlararası dil, din, ırk farklılıklarının giderilmesi suretiyle toplumlararası barış ve dayanışmanın güçlendirilmesi için spor çok önemlidir. Kapitalizm her alanda olduğu gibi sporda da rant sağlama amacı vardır ve gelişmiş ülkelerde, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde spor üzerinden rant sağlamaya çalışır. Türkiyede karşıdakini rakip olarak değil düşman olarak gören anlayış, toplumsal dokuyu zedelemektedir. Sporun toplumun gerçek meselelerini örtmek için bir manipülasyon aracı olarak kullanıldığı da bir gerçektir.
ALTAN ÖYMEN:
Demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi kolay olmamıştır, bu hem Türkiye hem diğer ülkeler için geçerlidir. 1982 anayasası öğrencilerin, üniversite gençlerinin siyasete katılmasını engelledi, üniversite öğrencilerinin siyasete katılması kötüymüş gibi lanse edilmiştir. Şimdilerde ise bu biraz daha gevşek hale getirildi. 1920lerde basın birşeyler yazmaya başlamış, gazetecilere karışma olayı olmamıştır. 1923te mecliste iki grup vardı ki bu demokrasiye geçiş adımları atıldığının göstergesidir. 1925te Takrir-i Sükun ile tek partili döneme geçilmiştir. 1931 Basın Kanunu yapılmış ve basın hükümet tarafından kontrol edilmeye başlanmıştır. 1945e kadar demokrasiden uzak tek parti sistemi devam etti. İkinci Dünya Savaşının sona ermesiyle birlikte demokrasi hareketleri ön plana çıktı. 1960 yılına doğru bakıldığında parlamentodaki iki parti de demokrasi konusunda tecrübesizdi. Günümüzde ise parti içi demokrasi açısından CHPnin bu konuda doğru yoldadır.
ADİL GÜR:
Sanılanın aksine, Türkiyede seçmen nüfusunun yarıdan fazlasını erkekler oluşturmaktadır. Ayrıca oy kullanan her yüz kişiden onikisi üniversite mezunu iken altısı okur-yazar değildir. Seçmenin kendisini nasıl ifade ettiğine yönelik yapılan araştırmada ise %50,1 Atatürkçü, %47,6sı Milliyetçi, %35,1i Laik, %31,7 Demokrat, %30,9u Dindar, %26sı Muhafazakar, %14,3ü Sosyal Demokrat sonucu ortaya çıkmıştır. Türkiyede insanları birbirine bağlayan en önemli 3 unsur; Din ve İnanç Birliği, Aynı Toprağı Paylaşmak, Kültür Birliğidir. Yeni anayasa çıkarılmalı mı sorusuna ise çoğunluk evet derken, yeni anayasada toplumsal uzlaşmaya gidilmeli denmiştir. ABye destek giderek azalmaktadır, çoğunluk ABnin Türkiyenin dostu ve müttefiği olmadığını düşünüyor.