BAU Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serap İnal, diyabetlilerde fiziksel aktivitenin önemine vurgu yaparak günlük yaşam için uygun aktivite önerilerinde bulundu.
Sorular
1) Genel olarak diyabetlilerin günlük yaşamları içinde fiziksel aktiviteye ne kadar, nasıl yer vermeleri gerektiği üzerine görüşleriniz nelerdir?
Diyabetli kişiler fiziksel aktiviteyi günlük yaşamlarının bir parçası olarak yapma alışkanlı edinmelidirler. Yemek yemek, su içmek, uyumak ne kadar olağan davranışlar ise, fiziksel aktivite yapmak da o denli benimsenmeli, yaşamın akışı içine alınmalıdır. Bu doğru davranışı sadece diyabetli kişiler değil, herkes edinmelidir. Zira, doğru davranışları edinmek hem bedensel, hem ruhsal sağlığın geliştirilmesi ve korunması için, hem de yaş almaya bağlı olarak ileriki yıllarda karşı karşıya kalınabilecek sorunların üstesinden gelebilmek veya bu sorunları daha az hissedebilmek için de önemlidir. Bu durum sadece kişisel sağlık açısından değil toplumsal sağlık açısından da önemlidir.
Ancak düzenli fiziksel aktivite yapma alışkanlığının çocukluk yaşlarından başlanılarak kazanılması en idealidir. Bu konuda ailelere, özellikle okullara önemli roller düşmektedir. Yetişkinler için aile, eş, arkadaş desteği yanı sıra, kişinin yapılması planlanan fiziksel aktivite için uygun olması, fiziksel aktiviteyi yapmaktan hoşlanması, güzel zaman geçirmesi ve kaybettiği zamana veya paraya göre kazanımlarının daha fazla olduğunu düşünmesi gerekmektedir (3). Yapılan araştırmalar, 60 yaş ve üstündeki Tip II diabetli kişilerin fiziksel aktivite yapmaya karşı daha az istekli olduklarını göstermektedir. Bu durumun, yaşlı kişiler için başta sağlık sorunları olmak üzere çevresel ve sosyal bariyerlerin daha fazla olmasından kaynaklandığı görüşü hakimdir (1,2). Bir diğer görüş de yaşlı kişilerin çocukluk veya gençlik yıllarından başlayarak fiziksel aktivite yapma alışkanlığını kazanmamış olmalarıdır (4).
Tip 1 Diabet tedavisinde diyet ve ilaç tedavisi yanı sıra egzersizin önemli bir tedavi aracı olduğu düşüncesi 1950’lerde başlayarak desteklenmektedir. Egzersizin hipoglisemiye neden olmadan kan şekerini düşürebiliyor olması, yemeklerden sonra yapılan egzersiz ile kan şekerindeki ani düşmelerin kontrol atına alınabilmesi, Tip 1 diyabet açısından egzersizin önemini ortaya koymaktadır (5).
Aynı durum Tip 2 diyabet için de geçerlidir. Haftada 3 gün, günde en az 45 dakika yürüyüş ile, Tip 2 diyabetlilerin sistolik ve diyastolik kan basınçlarının ve lipid metabolizmalarının düzeldiği, beden kitle indeksinin (BKİ) düştüğü rapor edilmektedir (4).
Kişiye özel düzenlenmiş bir fiziksel aktivite programının devamlı ve uygun yoğunlukta olması, günlük sürenin 5 – 10 dakikalık ısınma ve soğuma süreleri ile birlikte 30 – 50 dakikayı aşmaması gerekmektedir (7). Buna karşın zamanı daha etkili kullanmak amacıyla, haftalık tekrar sayısı daha az fakat günlük egzersiz süresi daha uzun egzersiz programları tercih edilebilir. Örneğin haftada üç gün 60 dakika süre ile egzersiz yapılabilir. Isınma ve soğuma süreleri ile toplam egzersiz süresi 75 dakikayı bulabilir.
Egzersiz yoğunluğu ise, kişinin fiziksel uygunluk düzeyine ve fiziksel aktivite yapma alışkanlığının olup olmamasına bağlı olarak değişebilir. Ancak egzersizlerin aşırı yorgunluğa neden olmaması, fakat kişinin kalp hızını arttıracak tempoda olması gerekmektedir.
Bu konuda kişinin egzersiz anındaki kalp atım hızı, yaptığı egzersiz yoğunluğu hakkında bilgi verecektir. Şöyle ki, hafif düzeydeki yoğunlukta egzersiz yapan kişinin kalp atım hızı en yüksek kalp atım hızı değerinin (220 – Yaş) %50-60’ını oluşturmaktadır (8). Biz fizyoterapistler, diyabetli kişilerde, hafif şiddette başlanılan egzersizlerin zamanla orta şiddette egzersiz seviyesine çıkartılmasını ve bu seviyede tutularak devam edilmesini tercih etmekteyiz. Egzersiz programına başlamadan önce kişinin doktor kontrolundan geçmesi ve herhangi bir komplikasyon yok ise fizyoterapisti ile görüşerek egzersiz tipi ve yoğunluğu hakkında bilgi alması gerekmektedir.
Ancak kişinin kendisini ve hastalığını iyi bilmesi, oluşabilecek anlık veya mevsimsel değişikliklere göre takip ettiği egzersiz programının şiddeti ve yoğunluğu üzerinde yeni düzenlemeler yapabilmesi de gerekmektedir. Bu amaçla günlük egzersiz yoğunluğunu nabız kontrolu ile veya daha basit ve kolay yöntem olan kendi kendine gözlem yoluyla da takip edebilir. Şöyle ki, eğer egzersizlerini yaparken şarkı söylemeye nefesi yetmiyor fakat nefes nefes kalmadan konuşabiliyorsa, diyabetik kişinin egzersiz yoğunluğu fiziksel durumuna uygundur diyebiliriz.
İlkbahar/yaz aylarında diyabetliler için en uygun spor dalları hangileridir?
Ilkbahar ve yaz aylarında en uygun sporlar açık havada yapılan geniş eklem hareketlerini, büyük kas gruplarını içeren aerobik egzersizlerdir. Bunların başında yürüme, bisiklete binme ve daha statik bir fiziksel aktivite olan çömelmeden yapılan bahçe işleri ve kalistenik egzersizler gelmektedir. Ancak bu aktiviteleri gününü sıcak saatlerinde yapmaktan kaçınmakta yarar vardır. Zira, egzersiz ile artan vücut sıcaklığının sıcak havanın etkisiyle daha da artması kalp ve solunum sistemi açısından sorunlar yaratabilir, yorgunluğu tetikleyebilir. Aynı zamanda sıcak havalarda spor yaparken sıvı alınımı ihmal edilmemelidir.
Yüzme diyabetik kişilerin sadece ilkbahar ve yaz aylarında değil, tüm yıl boyunca rahatlıkla yapabileceği bir spordur. Ancak diyabetik kişilerde sıklıkla görülen retinopatiyi tetikleyebileceği veya arttırabileceği için dalma hareketlerinden kaçınmak gereklidir.
Konuşmamın arasında saydığım kalistenik egzersizler de hem içeride hem açık havada yapılabilecek tüm vücudu içine alan eğlenceli ve etkin egzersizlerdir. Başka bir zaman bu tip egzersizlerden de konuşma imkanı buluruz belki.
Bu sporları veya fiziksel aktiviteleri yaparken özellikle dikkat etmeleri gereken noktalar nelerdir?
Retinopatinin oluşmasına karşı dalmadan uzak durmak gerektiği gibi, sıvı alınımı konusunda diyabetik kişiler hem doktorlarının hem de diyetisyenlerinin önerilerini takip etmelidirler. Sıvı kaybına bağlı BKİ’nde %1 lik bir azalmanın vücut performansını bozacağı bildirilmektedir. Terleme ve hızlı soluk alma-verme nedeniyle düşen sıvı miktarı egzersiz öncesi ve sonrası yapılan vücut ağırlığı ölçümleri ile saptanabilir. Burada vücut ağırlığında 1.3 litrelik bir azalmanın varlığı ilave sıvı alınımı için önemli bir kriterdir (5). Ancak terleme yoluyla sıvı kaybının da en aza indirilmesi için giysilere özen gösterilmesinde, açık renk, keten ağırlıklı hafif giysilerin tercih edilmesinde yarar vardır.
Diyabetlilerin yaz aylarında yapacakları tatiller öncesi bir fizyoterapist kontrolünden, denetiminden geçmeleri gerekir mi?
Diyabeti olan kişiler yılda en az bir kez fizyoterapistleri ile görüşmelidir. Bu hem önerilmiş olan fiziksel aktivite düzeyleri ve yoğunluklarının takibi, hem de postürlerinin kontrolu için gereklidir. Zira farkına varılmadan edinilen bozuk postürler zamanla ciddi kas-iskelet sistemi sorunlarına neden olabilir. Özellikle ayaklarda oluşabilecek postural bozukluklar (taban düşüklüğü, içe veya dışa yatık topuk, halluks valgus, çekiç parmak vb.) kişinin ayakta durmasını ve yürümesini zorlaştırabilir. Ayrıca bu tip sorunlar, ayak sağlığının bozulması veya yaraların açılması için de hazırlayıcı faktörler olabilir.
Tip 1 Diyabeti olan çocukların yaz aylarında katılabilecekleri kamplarda da hem egzersiz planının, hem de kamp yaşamının gerektirdiği rekreasyonel ve fiziksel aktivitelerin takibi açısından doktor, fizyoterapist ve beslenme uzmanının veya ekipten en az birinin çocukların yanında bulunması ve spor eğitimini verecek olan uzmanların da bu sağlık sorunu hakkında bilgi sahibi olmaları uygun olacaktır.
Tatil öncesi hazırlık sürecinde fiziksel aktiviteler için özellikle yanlarından eksik etmemeleri gereken ekipmanlar nelerdir, alışveriş yapmak gerekiyorsa nelere dikkat edilmelidir?
Kişilerin akut yaralanmalara karşı buz pedlerini yanlarında taşımalarında yarar vardır. Teknolojinin gelişmesi sayesinde ihtiyaç halinde soğuk kompres haline dönüşen jel pedler de bu amaçla kullanılabilir. Zira, buz pedlerini devamlı soğuk bir şekilde hazır tutmak her zaman kolay olmayabilir. Az önce de belirttiğim gibi hafif giysilere yer vermek önemlidir. Ayrıca elastik bandaj da yine yaralanma sonrası şişlik olmaması için kullanıma hazır tutulabilir. Fakat kişinin bu bandajı nasıl kullanacağını fizyoretapistinden öğrenmeli ve her eklem veya bölge için sarım tekniği değiştiği için temel kurallarını öğrenip daha önceden pratik etmelidir.
Tatil döneminde bu aktiviteler sırasında yaşanması mümkün aksiliklere acil müdahaleler nasıl olmalıdır? Tavsiyeleriniz nelerdir?
Akut yaralanmalarında buz kullanımı ağrının azalmasına, ödemin ve morlukların oluşmasına engel olacağı için yaralanan kısıma ağrının hissedildiği yere konulmalıdır. Araya ince bir kağıt havlu veya tülbent konularak cildin ani soğuk ile karşılaşması ve rahatsızlık hissi önlenebilir. Bu şekilde yapılacak soğuk kompres 15 dakika boyunca ciltte tutulablir. Bu işlem gün içinde 3-4 kez tekrarlanabilir.
Ayrıca bandaj sarılarak o kısım kalp seviyesinin üzerine kaldırılmalıdır. Bu şekilde ödem dediğimiz şişliğin oluşması önlenebilir. Eğer bandajı veya buzu yok ise, kişinin yaralanan kısmı kalp seviyesinin üstüne doğru yukarıya kaldırması ve soğuk suya tutmak veya bir buz dolabından bulunan soğuk herhangi bir şeyi ağrılı kısım üzerine koymak en kolay acil müdahaledir.
Tatile çıkanların özellikle karşı karşıya kaldıkları bir diğer sorun, ağır çanta veya valiz taşımaya bağlı kas iskelet sistemi yaralanmalarıdır. Bunlar genellikler omuz eklemi, bel ve dizlerde yumuşak doku yaralanmaları şeklinde kendini gösterebilir. Ayrıca uzun mesafe yürüyüşleri de ayak veya parmaklarda yaralanmalarına yol açabilir. O nedenle diyabeti olan kişilerin ağırlıkları iki tarafa eşit olacak şekilde dağıtılarak taşınmasında; vücudun orta hatta uygun olarak düz tutulmasında ve ayağa uygun rahat ayakkabıların tercih etmelerinde önemle yarar vardır.
Tatil dönüşü bir fizyoterapist kontrolünden geçmeleri gerekir mi? Burada dikkat etmeleri gereken noktalar nelerdir?
Eğer bir yaralanmaları veya herhangi bir neden ile ağrıları olmuş ise olayın büyümesini veya daha kalıcı hale gelmesini önlemek adına tatil sonrası fizyoterapistlerine, gerekiyorsa sorumlu doktorlarına müracaat etmelerinde tabii ki yarar vardır.
KAYNAKLAR:
1- Sundquist, K., Qvist, J., Sundquist, J., & Johansson, S. E. (2004). Frequent and occasional physical activity in the elderly: a 12-year follow-up study of mortality.American journal of preventive medicine, 27(1), 22-27.
2- Di Loreto, C., Fanelli, C., Lucidi, P., Murdolo, G., De Cicco, A., Parlanti, N., ... & De Feo, P. (2003). Validation of a counseling strategy to promote the adoption and the maintenance of physical activity by type 2 diabetic subjects. Diabetes care, 26(2), 404-408.
3- U.S. Department of Health and Human Services: Physical Activity and Health: Report of the Surgeon General. Executive Summary 1–14. Atlanta, Centers for Disease Control and Prevention,1996
4- Fritz, T., Wändell, P., Åberg, H., & Engfeldt, P. (2006). Walking for exercise—does three times per week influence risk factors in type 2 diabetes?. Diabetes research and clinical practice, 71(1), 21-27.
5- Robertson, K., Adolfsson, P., Scheiner, G., Hanas, R., & Riddell, M. C. (2009). Exercise in children and adolescents with diabetes. Pediatric Diabetes, 10(s12), 154-168.
6- Diabetes Mellitus ve Komplikasyonlarinin Tanı, Tedavi ve İzlem Kılavuzu
© Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, 2014, Ankara.
7- Bek, N. Fiziksel Aktivite ve Sağlığımız, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Beslenme ve Fiziksel Aktiviteler Daire Başkanlığı, (2008) Ankara.
8- Sigal, R. J., Kenny, G. P., Wasserman, D. H., Castaneda-Sceppa, C., & White, R. D. (2006). Physical activity/exercise and type 2 diabetes. Diabetes care, 29(6), 1433-1438.