Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde yaptığı açılış töreniyle 2010-2011 Akademik Dönemi’ne merhaba dedi. Törende, Gen Bilimi üzerine yaptığı çalışmalarla zeka geriliği ve beyin kanaması gibi hastalıklara tedavinin önünü açan Prof. Dr. Murat Günel’e Fahri Doktora ünvanı verildi.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve Şehitler için yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından okunan İstiklal Marşı ile başlayan törende, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün göndediği mesaj da okundu.
Açılış konuşması için kürsüye çıkan Rektör Prof. Dr. Yılmaz Esmer, bu yıl 13. Akademik yılını açan Bahçeşehir Üniversitesi’nin 12 yıl içinde büyük gelişim gösterdiğini, bugün 10.000 öğrencisinin bulunduğu ve yaklaşık 500 de öğretim elemanının çalıştığı bir seviye geldiğini söyledi. Sadece nicelik açısından değil niteliksel olarak da Bahçeşehir’in diğer üniversiteler arasından kendisine önemli bir yer edindiğine değinen Prof. Dr. Esmer, “İlk 1000, hatta 100 artık Bahçeşehir Üniversitesi’ni tercih ediyor. Bu yıl ilk kez Türkiye Birincisi, Bahçeşehir Üniversitesi’ni tercih etti” dedi.
Üniversitelerin bilgi üretmek ve aktarmak gibi görevleri olduğununu belirten Rektör, üniversitenin gücünü akademik kadrosundan aldığını söyledi. Sözlerine Okul ve Üniversite’nin birbirinden faklı iki kavram olduğunu anlatarak devam eden Prof. Dr. Yılmaz Esmer; okulda derslerin, kaç saat verildiğine ve neler anlatıldığına bakıldığını, öte yandan üniversitede önemli olanın ne kadar bilgi üretildiğinin ve bunun nasıl duyulduğunun önemli olduğunu söyledi. “Hiç bir üniversite harika ders vererek başarılı olamaz” diyen Rektör, üniversitenin iyi eğitimin yanı sıra sektöre aydın insanlar kazandırması gerektiğinin de kaydetti.
Kayıtsız-şartsız özgür düşüncenin önemine vurgu yapan Rektör, dogma, kesin doğrular, düzenin dayatmaları ile düşünsel yaratıcılıkları dayatılmış insanlara verilecek düşünce özgürlüğünün bir işe yaramayacağını söyledi.
“Üniversitenin geçilmemiş yolların tercih edileceği yoldur. Bu yolları seçenlerin desteklendiği yoldur” diyen Rektör, ABD’li Şair Robert Frost’un “ Daha az tercih edilen yol” adlı şiirinden bir de dörtlük okudu.
Bahçeşehir Üniversitesi olarak hedeflerinin bu yıl daha çok uluslararası ilişki kurmak, daha etkin bilgi aktarımında bulunmak, daha fazla araştırma ve yayın yapmak, ayrıca akademik dünya dışıyla daha yoğun ilişkiler kurmak olduğunu anlatan Prof. Dr. Esmer, sözlerini tanımını yaptığı üniversite kavramında, “öğrenmenin araç değil bir amaç olarak kabul edildiğini, bilginin ise yararlı veya yararsız olarak nitelendirilmediğini” söyleyerek bitirdi.
“Yola devam”
Rektörün konuşmasının ardından kürsüye çıkan Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel ise, akademisyenlere başarılar dilediği konuşmasında, 12 yılı geride bırakan Bahçeşehir Üniversitesi’nin 13. yılında da yoluna devam edeceğini söyledi. Başarıların sadece sayılar değil içerik olarak da önemli olduğunun altını çizen Yücel, Bahçeşehir’in başarısını özgürlükçü bir yapıya sahip olmasından geldiğini söyledi.
Bu yıl Bahçeşehir Üniversitesi’ni bölge ülkelerden 200 öğrencinin eğitim göreceğini anlatan Yücel, “Önümüzdeki yıl en az 300, en çok 500 yabancı öğrencinin Üniversitemize getirmeyi planlıyoruz” dedi.
Türkiye’nin coğrafi konumundan ötürü önemli sorunlarının olduğuna dikkat çeken Yücel, bölgesel lider olmak için üniversitelere devletin destek vermesi gerektiğini söyledi. Yurtdışından gelen öğrencilere verilen eğitimin bir ihracat olarak görülebileceğini anlatan Yücel, “Türkiye kültürünü ihrac etmenin en iyi yolunun eğitim olduğunu belirtti. Bahçeşehir hedefini Afrika’ya koymuştur.Bugün tekstil tanıtımı yurtdışında destekleniyorsa, eğitim de desteklenmeli. 46 vakıf üniversitesi varsa, yabancı öğrencileri devlet bedava almaktan vaz geçsin” diye konuştu.
Üniversiteler arasında eşitliğin sağlanamadığını söyleyen Yücel, “Dünyadaki diğer ülkelerle rekabet içinde olmak istiyoruz. Hedef koyduk. 2023 Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümü. Bu süreye kadar dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesine gireceğiz” dedi.
Üniversite’nin Beşiktaş Barbaros Kütüphanesi’nde bulunan kitap kolleksiyonunun sürekli büyüdüğünü, bu yıl sadece bir kişinin 30 bin kitaplık bir bağış yaptığını anlatan Yücel bir de sevindirici bir haber verdi; Galata’daki Saint Pierre Han’ın Bahçeşehir Üniversitesi tarafından 40 yıllığına kiralandığını en geç iki yıla kadar bu binanın restore edilerek kültür-sanat faaliyetleri için kullanılacağını duyurdu. Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi; MEDAM’ın da bu binaya taşınarak enstitü seviyesine çıkarılmasının planladığını söyleyen Yücel, doktora ve yüksek lisans programlarının bu enstitü tarafından verilebileceğini söyledi. Yücel ayrıca Üniversite binasının da 2 yıla kadar daha da genişleyeceğini, çevredeki bazı yerlerle bu konuda anlaşmaya vardıklarını belirtti.
Yücel’in yaptığı konuşmanın ardından Senato Üyeleri sahneye davet edilerek Fahri Doktora Töreni’ne geçildi. Rektör Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in Türkçe ve İngilizce okuduğu berat Gen Araştırmaları üzerine, insanlık adına yararlı bir çok çalışmada bulunmuş Prof. Dr. Murat Günel’e takdim edildi.
Senato üyeleriyle tanıştırıldıktan sonra kürsüye çıkan Prof. Dr. Günel, yaptığı konuşmasında kısaca çalıştığı konuyu anlattı ve gen teknolojisinin geçmişi ve geleceği konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Gen Teknolojisi’nin 200 yıllık bir tarihi olduğunu ancak aynı zamanda da bilinmeyen birçok yapı taşının olduğunu ve bu konuda ülkelerin yatırımlar yapmaya devam ettiğini belirten Günel, yaptığı teşekkür konuşmasının ardından, “Bahçeşehir gibi geleceği gören, ileriye yönelik ve özgür bir üniversite de bu işin içinde yer alacak” dedi.
Yale Üniversitesi Beyin Damar Hastalıkları Cerrahisi Bilim Dalı Başkanı ve Beyin Genetiği Programı Direktörü Prof. Dr. Murat Günel’in başında bulunduğu ekip, beyin gelişimde çok temel rol oynayan yeni bir genin yanı sıra dört de beyin kanamasına yol açan gen keşfetmişti. Prof. Dr. Günel’in bu buluşunun ileride beyin kanaması riskini büyük ölçüde indirgemesi ve beyin gelişmesini engelleyen genlerin önüne geçileceği açısından umut verici.
Prof. Dr. Günel son yayımladığı makalede Bahçeşehir Üniversitesi’nden Dr. Hande Kaymakçalan’la çalışmış, bu makale Bahçeşehir Üniversitesi’nin dünyaca tanınmasına katkıda bulunmuştu.